DİN SAVAŞ EMREDER Mİ?
Tarihte Din Savaşları tamamen savunmaya dönüktür.
İlk Savaş Habil ile Kabil arasında oldu,bu daha ziyade bir dövüştü;Kabil Habile saldırdı ve o da bir mümin olarak kendini savundu ancak Kabil onu öldürdü.
Hz Nuha Allah cc,Savaşmayı değil Gemi yaparak inananları ona bindirip kurtarmasını istedi,kimsenin burnu kanamasın diye defalarca insanları iman ederek Gemiye çıkıp kurtulmalarını tavsiye etti ama onlar her defasında mizahla olaya yaklaştılar ve sonuç;malum...
Nemrud Hz ibrahimi ateşe attı,Firavun Hz Musayı mısırdan inananlarıyla beraber çıkardı,Hz İsayı Yahudiler Roma kırallarıyla bir olup Nasırada asmaya kalktılar,Hz Muhammedi a.s.,öz amcaları türlü işkencelerle yurdundan edip Medineye hicrete zorladılar..bunların hiçbirinde savaşmadılar zira Allah kullarına asla zulmetmez bunun içinde defalarca iman etme ve iki cihanda kurtuluş şansı verir.
Hans;Hasan ben Tevratta da İncilde de Savaş emirleri gördüm hatta sizin Kur'anda da bir çok yerde var..
Hasan;evet doğrudur bu üç kitabta da müminlere saldırıya uğradıkları takdirde savaş emri vardır.Ama saldırıyı ilk başklatan asla müminler olmaz,ancak Dünyanın her hangi bir yerinde müminler zulme uğrarlarsa ve mÜminlerin de bunu önlemeye gücü yeterse savaş emri vardır.
Hasan;Hans!! ben geçenlerde okudum israil başbakanlarından Menahem Begin,Devrim adlı kitabında;SAVAŞIYORUM ÖYLEYSE VARIM diyor,sence Yahudiler neden bu kadar savaşa düşkün?
Tarihte kendilerinden olmayan tüm peygamberlere karşı çıkmışlar,bir çoğunu öldürmüşler bunların içinde hz İsa da var;onu asıp çarmıha gerdiklerini iddia ediyorlar gerçi islam bunu kesinlikle yalanlıyor ve onun asılmadığını ve öldürülmediğini beyan ediyor.
Şu anda da daha önce ki tarihlerde de daima savaş halindeler Dünya da ki inananlarla..
Onların amacı Düna da ırkçı bir Din imparatorluğu kurmak mı?
Hans;Hasan ben bu konuda şu anda boşum araştırmam lazım.
Dinin görevi insanları tek Allaha inandırmak olmalıdır bildiğim kadarıyla..
Hasan;bunun içinde bir çok peygamber gelmiş,müminler bütün bu peygamberlere de ayırım yapmadan inanmalılar değil mi?
Hans;mutlaka
Hasan;1962 de ki Vatikan Konsilinde alınan ve artık Hristiyanlardan başka iman sahiplerininde varlığını kabul eden kararlar çok yerinde oldu.
o tariten sonradır ki Dünya da bir Diyalog rüzgarı esmeye başladı.
Hans;Hasan ancak müslümanlar arasında Diyalog hakkında çok farklı görüşler var..
Hasan;Arkadaşım!Aslında Diyaloğu başlatan hatta isteyen islamdır bunu 1400 yıl önce Kutsal kitabımız Kur'anın bir çok ayetinde tavsiye etmiştir,Peygamberimize hitaben EHLİ KİTABA/HIRİSTİYAN VE YAHUDİLERE de ki, ile başlayan 32 ayet biliyorum.
Müslümanlardan buna karşı olanların kaygıları islami ve Kur'ani esaslardan taviz verildiği/verileceği korkusudur ki çok yerinde bir endişedir.
Diyalog olarak Din mensuplarının biraraya gelmesinde ve bilgilerini paylaşmakta neden bir sakınca olsun ki..aslında şu iletişimin en zirvelerde olduğu bir çağda Allaha inananların tüm peygamberlere de nanmalarını sağlamak için çok güzel bir fırsat olabilir.
Allah cc, yüce kitabımızın bir çok ayetinde;Tevhidi/Tek Allaha inanmayı hedefleyen,şirkten uzak, halis bir Din olarak bildirdiği İslamı tüm insanlara özellikle Ehli kitaba duyurması için Peygambere a.s. ve Müslümanlara emirler vermiştir.Yani onları bu ilahi mesajı tüm insanlara bildirmekle/tebliğ yükümlü tutmuştur ki bu Diyalog/ikili ve ya çoklu görüşme olmadan nasıl mümkün olabilir?
Bu tebliği emreden ayetlerden bir kaçı aşağıdadır;
Al-i İmran
(20) Seninle tartışmaya girişirlerse, de ki: "Ben, bana uyanlarla birlikte kendi özümü Allah'a teslim ettim." Kendilerine kitap verilenlere ve ümmîlere6 de ki: "Siz de İslâm'ı kabul ettiniz mi?" Eğer İslâm'a girerlerse hidayete ermiş olurlar. Yok, eğer yüz çevirirlerse sana düşen şey ancak tebliğ etmektir. Allah kullarını hakkıyla görendir.
Maide
(67) Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan onun verdiği peygamberlik görevini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Şüphesiz Allah, kafirler topluluğunu hidayete erdirmeyecektir.
Maide
(99) Peygamberin üzerine düşen ancak tebliğdir. Allah sizin açıkladığınızı da, gizlediğinizi de bilir.
Enam
(90) İşte, o peygamberler, Allah'ın doğru yola ilettiği kimselerdir. (Ey Muhammed!) Sen de onların tuttuğu yola uy. De ki: "Bu tebliğe karşı sizden bir ücret istemiyorum. O (Kur'an), bütün âlemler için ancak bir uyarıdır."
Araf
(62) "Ben size Rabbimin vahyettiklerini tebliğ ediyorum ve size nasihat ediyorum. Sizin bilmediğiniz şeyleri de Allah tarafından gelen vahiy ile biliyorum."
Ahzab
(39) Daha önce gelip geçen o peygamberler, Allah'ın vahiylerini tebliğ eden, Allah'tan korkan, başka hiç kimseden korkmayan kimselerdir. Allah hesap görücü olarak yeter.
Şura
(48) Eğer yüz çevirirlerse (bilesin ki), biz seni onlara bekçi göndermedik. Sana düşen, sadece tebliğdir. Gerçekten biz insana katımızdan bir rahmet tattırdığımızda ona sevinir; ama elleriyle yaptıkları işler yüzünden onlara bir kötülük dokunursa o zaman da insan pek nankördür.
Ehli kitabla Diyalog hakkında ki tüm ayet ve Hadisleri inşallah seninle paylaşacağım önümüzde ki sohbetimizde..
İSLAMİ TEBLİĞ İÇİN HERKESLE DİYALOG ŞARTTIR!!!
Hasan ile Hans o gün İngilterenin en büyük Camii olan Süleymaniye Camiini (The united Kingdom Turkish İslamic Cultural Center) gezdiler,Hasanda ilk defa görmüştü,çok etkilendiler hele Hans,Camiin kenarını bir halka gibi çeviren ve Tezhiblenmiş olan Ayetlerin manasını çok merak etmişti.Hasana bu ayetin manasını sordu;
Hasan;Hans!!değerli kardeşim orada bir tane ayet var ve o na AYETEL-KÜRSİ denmektedir;
Bakara
(255) Allah kendisinden başka hiçbir ilah olmayandır. Diridir, kayyumdur. Onu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey onundur. İzni olmaksızın onun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar onun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. Onun kürsüsü bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. (O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir.) Gökleri ve yeri koruyup gözetmek ona güç gelmez. O, yücedir, büyüktür.
Hans;Yüce yaratıcı, en kısa olarak ancak bu kadar anlatılabilir.
Hasan;Çok özlü olarak anlatan ve tüm müminlerin ezberinde olan kısa bir de İhlas Suresi vardır;Allahın zatını mükemmel bir şekilde tarif eden;
Mekke döneminde inmiştir. 4 âyettir. İhlâs, samimi olmak, dine içtenlikle bağlanmak demektir. Allah'a bu sûrede anlatıldığı şekilde inanan, tevhit inancını tam anlamıyla benimsemiş ihlaslı bir mü'min olacağı için sûre bu adla anılmaktadır
1. De ki: "O, Allah'tır, bir tektir."
2. "Allah Samed'dir. (Her şey O'na muhtaçtır, o, hiçbir şeye muhtaç değildir.)"
3. Ondan çocuk olmamıştır (Kimsenin babası değildir). Kendisi de doğmamıştır (kimsenin çocuğu değildir)."
4. "Hiçbir şey O'na denk ve benzer değildir."
Hans;Bu iki büyük Camianın Dünya da biribirinden bu denli kopuk olmasını hiç içime sindiremiyorum..
Hasan; Allahın Evrene Gönderdiği son Peygamber a.s.,işte bu yüzden bir ömür Tebliğat için çabalamıştır.
İslamiyet; Ehli-Kitab/kendilerine İncil verilen Hristiyanlarla,Tevrat verilen Yahudiler başta olmak üzere herkesle bir Diyalog başlatmıştır.Zira Bu İlahi son mesajı İnanan inanmayan tüm insanlara duyurmak lazımdır,bu görevin adı Tebliğdir ve Başta Peygamber a.s. olmak üzere tüm müminler bununla yükümlüdürler.
Bir ayette Allah cc hz,Kur'anın erişebildiği herkese duyurulmasını emrediyor;
En'am s.
19. De ki: "Şahitlik bakımından hangi şey daha büyüktür?" De ki: "Allah benimle sizin aranızda şahittir. İşte bu Kur'an bana, onunla sizi ve eriştiği herkesi uyarayım diye vahyolundu. Gerçekten siz mi Allah ile beraber başka ilahlar olduğuna şahitlik ediyorsunuz?" De ki: "Ben şahitlik etmem. O, ancak tek bir ilahtır ve şüphesiz ben sizin Allah'a ortak koştuğunuz şeylerden uzağım."
Bu ise ancak Diyalogla mümkündür.
MÜŞRİK OLAN KENDİ HALKINI DAVETİ
Peygamberimiz a.s.,Allahtan bu görevi alır almaz Halkını bir tepede toplamış ve onlara İslamı ve onun Kutsal kitabı Kur'anın o ana kadar inen ayetlerini bildirmiştir.
Cerir, Abdü-’l Melik b. Umeyr- Musa b. Talha- isnadıyla Ebû Hü-reyre (r.a.)nin şöyle dediğini anlatır: “Akrabaların olan Aşiretini uyar!” (Şuâra 214) ayeti indiğinde Nebi (s.a.v.) Kureyş kabilesini da’vet etti. Onların küçük büyük hepsi geldiler. Nebi (s.a.v.) onlara:
«Ey Ka’b b.Lüey oğulları! Kendinizi ateşten kurtarın. Ey Abdil Menâf oğulları! Kendinizi ateşten kurtarın. Ey Hâşim oğulları! Kendinizi ateşten kurtarın. Ey Abdül-Muttalib oğullan! Kendinizi ateşten koruyun. Ey Fâtima kendini ateşten koru Çünkü ben sizin için Allah katında yapabilecek bir şeye mâlik değilim. Ancak sizinle bir akrabalık varki ben onu akrabalık bağı ile bağlayacağım.»
Bununla da kalmamış etrafta duyduğu tüm Valilere ve Devlet başkanlarına mektublar göndererek onları İslama çağırmıştır.
HRİSTİYAN İMPARATORLARA DAVET MEKTUBU
Bizans İmparatoru Heraklius'a Gönderilen Mektup…
Hz. Muhammed (sav)'in, Bizans İmparatoru Heraklius'a gönderdiği mektup da Ehl-i Kitab'a yapılacak davette Kuran'dan ayetlerin kullanılmasının gerektiğini gösteren hikmetli bir örnektir. Peygamber Efendimiz (sav), mektubunda daha önce aktarılan Al-i İmran Suresi 64. ayetini, yazarak tebliğ yapmıştır.
Bismillahirrahmanirrahim,
Allah'ın kulu ve elçisi Muhammed'den, Bizanslıların büyük reisi Herakliyus'a: “Selam hakikat yolunu izleyene (olsun)! İlave edeyim ki, seni bütün olarak İslam'a davet ediyorum. İslam'ı kabul et ki felah bulasın. İslam'ı kabul et ki Allah değerini iki kat artırsın. Ama eğer kaçınırsan, tebeanın günahı da senin üzerine yüklenecektir. Ve siz, ey Kitab-ı Mukaddes'in insanları (Ey Ehl-i Kitab!) sizinle bizim aramızda aynı olan bir söze doğru geliniz; ki biz ancak Allah'a taparız, O'na hiçbir şeyi ortak koşmayız ve aramızda kimse kimseyi, Allah'ın dışında sahib (Rab) edinmez. İmdi, eğer kaçınırlarsa, şöyle deyiniz: Şahit olun biz Müslümanlardanız (Allah'a teslim olanlarız).
Habeşistan Necaşisi'ne Gönderilen Mektup…
Hz. Muhammed (sav)'in Habeşistan Kralı Ashama'ya hitaben yazmış olduğu mektup, Müslümanların Hıristiyanlara bakış açısını göstermesi açısından son derece önemlidir. Ashama, Hz. Muhammed (sav)'in mektubunun ve Müslüman elçilerle yaptığı konuşmaların sonrasında, ülkesine sığınan Müslümanları koruyan bir politika izlemiştir. Peygamberimiz (sav), mektupta şöyle buyurmuştur:
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla,
Allah Rasulü Muhammed'den Habeş Necaşisi Ashama'ya.
Kendisi'nden başka İlah bulunmayan gerçek Hükümdar, Mukaddes, Selam, Koruyucu, Kurtarıcı olan Allah'ın övgüsünü sana iletirim. Tasdik edip şehadet ederim ki; Meryem oğlu İsa Allah'ın Ruhu ve Kelimesi'dir. Kendisine dokunulmamış Meryem'e nasib edilmiştir. Böylece Meryem İsa'ya hamile kalmış, Allah Teala da Ruh ve Nefesi'nden olmak üzere Adem'i nasıl yarattıysa onu da öylece yaratmıştır. Seni Tek olan ve Eşi bulunmayan Allah'a çağırıyorum. O'na itaat konusunda karşılıklı yardıma çağırıyorum. Beni takib et, bana uy ve bana gelen şeye iman et. Muhakkak ki ben, Allah'ın Resuluyüm. Bu nedenle seni ve etrafında bulunan askerlerini Allah'a iman etmeye davet ediyorum. Nasihat ve sözlerim size ulaşınca kabul etmenizi tavsiye ederim. Amca tarafından yeğenim olan Cafer'i yanında az sayıda Müslüman grubuyla beraber sana doğru yola çıkarıyorum. Selam gerçek hidayet yolu üzerinde bulunanlara olsun.
PUTPEREST HÜKÜMDARLARA MEKTUBLARI
Peygamberimiz (sav)'in Mısır'da Mukavkıs'a Gönderdiği Mektup…
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla, Allah'ın kulu ve Resulü Muhammed'den, Kıbtilerin Büyüğü Mukavkıs'a. Allah'ın Selamı; hidayet yoluna girmiş bulunanların üzerine olsun. Buna göre Ben, Seni tam bir İslam daveti ile çağırıyorum. İslam'a gir. Sonunda emniyet ve selamet içinde olursun. Bunun karşılığında Allah sana iki defa sevab verecektir. Şayet bundan kaçınacak olursan bütün Kıbtilerin günahı senin üzerinde toplanacaktır…
İran İmparatoru Kisra'ya Gönderilen Mektup…
Hz. Muhammed (sav) müşrik toplulukların liderlerine gönderdiği mektuplarında onlara sonsuz ilim sahibi Allah'ın tek İlah olduğunu ve kendisinin de O'nun elçisi olduğunu tebliğ etmiştir. Ehl-i Kitap olan topluluklardan farklı olarak müşrik toplumla- ra yollanan bu mektuplarda Yüce Allah'ın varlığı ve birliği ana konu olarak vurgulanmıştır.
Bismillahirrahmanirrahim,
Allah Resulü Muhammed'den, İranlıların büyüğü Kisra'ya: Selam, hakikat yolunu izleyip Allah'a ve Resulüne iman edenlerin ve Allah'tan başka İlah olmadığına, O'nun bir ve ortaksız olduğuna ve Muhammed'in O'nun kulu ve Resulü olduğuna şehadet edenlerin üzerine olsun! Seni İslam'ı kabule çağırıyorum. Zira Ben, Allah'ın, canlı olan herkesi uyarmak ve ilahi kelamın kafirlere karşı hükmünü tamamlaması için tüm insanlara gönderdiği elçisiyim. Şimdi İslam'a teslim ol ve felaha er. Ama eğer reddedersen, o zaman Mecusilerin günahları da senin üzerine olacaktır.
Mekke döneminde inen Kur'an ayetleri umumiyetle imandan bahseder zira burada genellikle Putperestler yaşamaktadır ama Medine dönemi tam tersidir;burada Yahudiler ve Hristiyanlar birer Koloni olarak mevcuttur.Bu sebeble bu Şehirde nazil olan Ayetlerde Tebliğin öbür ucunda Ehli-kitab da bulunmaktadır ki,bunlar Yahudiler ve Hristiyanlardır.
İşte burada inen Surelerde yüzlerce ayet bu iki Sabık Din mensuplarıyla alakalıdır.
Hans;çok ilginç bir durumla karşı karşıyayım Hasan..
Bu ayetlerde neler anlatılıyor bir uzmanıyla konuşmak apayrı bir heyecan veriyor bana..
Hasan;Medine de Nazil olan yüzlerce ayette ana tema Ehli kitabı son Mesaja davet etmekle beraber şu konular başlık oluşturabilir,değerli arkadaşım;
1-EHLİ KİTABI İSLAMA DAVET
2-KABUL EDENLERLE ALAKALI AYETLER
3-KABUL ETMEYENLERLE ALAKALI AYETLER
4-YENİ DİNİ KABUL ETMEYELERLE ALAKALI HAKLAR
5-KABUL ETMEYEREK DÜŞMANCA TAVIR ALANLAR
6-KABUL ETMEYEREK DOSTÇA TAVIR ALANLAR
7-YANLIŞ İNANIŞLARINI ANLATMAK
8-YANLIŞTA ISRAR EDENLERE SON SÖZLER
Hans;bu konularda ki ayetleri merakla bekliyorum..
Hasan;sana aldığımız TC DİB nca yayınlanan Kur'an Yolu adlI üç ciltlik Tefsirli geniş Meali de okumanı tavsiye ederim.
TEVHİDİN SEMPATİSİ !!!
THOMAS VE arkadaşları ENİCA yı da etkileyerek Hansı Hasandan uzaklaştırmak için bir operasyon peşindedirier..
Thomas;arkadaşlar bizim okulumuzun bir amacı var,o da iyi bir hristiyan olarak yetişmek
Enica; ayrıca Dünya da herkesi Hristiyan yapmak değil mi gayemiz?
Helga;ama anlattığınıza göre Hans Hasanla baya samimi,ileri derece de sohbetteler,sonuç aleyhimize olmasın!
Martin;Arkadaşlar Almanya da bir hansı kaybetmek demek artık bu ülkenin kültürel bir savaşta yenilmesi demektir.
Markus;Bir Hristiyan olarak toplanalım ve Hasana gereken cevabı verelim.
Enica;durun arkadaşlar ne cevabı Allah aşkına o da ne demek şimdi?
Daniel;Korkma Enica bu cevab senin anladığın türden değil,onu ilmen ve mantıken susturmayı kasdediyor Markus.
Josef;Arkadaşlar Dinin bazen mantığı olmaz biliyorsunuz,Allah baba yukarıdan ne derse o olmuyor mu? Mesela bir Mucizeyi mantıkla anlatabilirmiyiz?
Maria;Josef doğru söylüyor,bence hepimiz Müslümanlar ve Müslümanlık hakkında çok az şey biliyoruz,haydin topluca onlara bir baskın verelim ve Hasanı zor sorularla sıkıştırarak Hansdan uzaklaştırmayı deneyelim..
Hans ile Hasan hafta sonunu Freiburg kasabasında geçirmeye karar verirler ve Cuma akşamından orada bir Pansiyondan yer ayırtarak işe başlarlar.
The Madison-Freiburg Sister'ın karşısında yer alan Pansiyon bu Antik Kasabanın da tam bir Fotoğrafını izleme imkanı vermektedir.
Hans ile Hasan Cumartesi sabahı buraya yerleşirler ve iki gün boyunca yapacaklarını Ajandalarına bir bir not ederler.
Hansın Ajndasına düştüğü ilk Madde;
TARİHİ BOYUNCA MÜSLÜMAN HIRİSTIYAN İLİŞKİLERİ
Hasan,birinci maddeyi görünce bu konuda hazırlıklı olup olmadığını hafızasında sorguladı ve buna yetecek ve olağanüstü bir olayı hatırladı;bu olay TEVHİDİN SEMPATİSİni harikulade bir biçimde anlatıyordu,bu olay üzerinde düşünmek ve kalem oynatmak bir günlerini alabilirdi..
Hasanın aklına hemen Rum Suresinin ilk ayetleri geldi ve konu açıldığında burada söz konusu olan ve her şeyi özetleyen bir olayı paylaşacaktı Hans ile..
Hans ile Hasan bu sakin Kasabanın sakin bir Pansiyonunun Mutena bir köşesinde Kahvaltılarını yaparken az sonra ki sürprizden hiç haberleri yoktu.
Onlar daha Kahvaltılarını bitirmeden Bahçede bir ses kalabalığı duyuldu;evet Hansın arkadaşları tamamen ikili Sohbeti sabote etmek için gelmişlerdi.
Pansiyonun geniş Salonunda karşılıklı oturdular,Hans arkadaşlarını bir bir tanıttı,sıra son dörde gelmişti;
Yuannes..
Mariya..
Josef...
ve Daniel...
Hasanın gözleri yaşarmıştı,son ilahi mesaj olan Kur'nda geçen bu adlar aklına geldi..aman Allahımö ne büyük bir hikmet sahibisin ki böyle bir son mesaja bizi Muttali kılmışsın,sana ne kadar şükretsek azdır diye acziyetini ifade ediyordu kalbinden...
Yuannes;bak Türk kardeş,sana Hansı yedirmeyiz,
Josef;bizim bir zamanlar Müslim Hunter sandığımız Hans da sus pus olmuş uzak mahallerde sohbetlerdeler,
Mariya;Türkler Asimile olacakları yerde nerdeyse bizleri asimile edecekler,kendimizden utanmalıyız,
Daniyel;Hepimiz Teoloji okıyoruz hemde Misyonerlik Fakültesindeyiz ama bir Müslümanı dinliyoruz,bu bir skandaldır bence..
cümleleriyle lafa balıklama atladılar ve koca Salon daracık bir hale geldi.
Hans;Arkadaşlar!ben kimseye teslim olmadım bizler karşılıklı sohbet ediyoruz sadece,bende diyeceklerimi diyorum o da..kimsenin kimseyi bir şeye zorladığı da yok zaten.İnanç denilen şey asla zorlamayı kabul etmeyen bir şeydir.Hasanın Kutsal kitabında aynen;DİNDE ZORLAMA YOKTUR; diye de bir ayet vardır.Hem Konuşmadan ne zarar gelir belki benim delillerim ağır basacak o bizim Dinimize dönecektir.
Enica,Hasanı dikkatle izliyordu;onun az önce mendille gözlerini sildiğini farketmişti,ona bunun nedenini sormya karar verdi;Hasan sen çok iyi kalbli birine benziyorsun,az önce göz yaşlarını Mendille sildin sizi duygulandıran neydi?
Hasan;
Yuannes..
Mariya..
Josef...
ve Daniel...
bu adlar tanıtılırken duygulandım zira o adlar benim küçük bir Anadolu köyünde de vardı hatta kendi köyümde,dilimizden hiç düşmeyen arkadaşlarımızın adlarıydı onlar;
Yunus
Meryem
Yusuf
Danyal
Aynı şekilde sadece Meryem Kız adıydı.Dünya ne kadar küçük,Milletler ne kadar ufak,Kültürler ne kadar iç içe değilmi?
Bu adlar Kur'anda da defalarca geçen adlar,bu adlar birer peygamber ve veli adları..bizde de sizde de..
Ama tarih boyunca insanlığın huzurunu istemeyen ins ve cin Şeytanları en ufak ayrıntıları bile kaşıyarak kardeşliği Sabote etmeye çalışmışlar..
Tarih boyunca iki büyük Millet arasında ki tatsız olaylarda ilk fitne asla Müslümanlardan çıkmamıştır.Sizlere Kur'anda anlatılan ve bu iki büyük milletin o zaman ki yakınlığını anlatan ve bunu öven bir olayı anlatayım;
M 610-620 YILLARI ARASINDA HZ Muhammedin Mekkede ki Peygamberlik seneleri..Dünya da iki egemen güç vardır;Persler ve Bizanslılar..Bu günkü Suudi arabistan havalisi
Pers egemenliğine sempati duymakta hatta onların hakimiyetnde zira ora halkı tamamına yakını İranlılar yani Persler gibi Puta tapmaktalar..
İşte tam bu sıralar Hz Cebrail aracılığıyla Hz Muhammede a.s. Rum suresinın ilk ayetleri indirilmiştir;İranlılarla yapılan savaşta yenilmiş olan Rumların (Bizanslıların) tekrar galip gelecekleri anlatıldığından, sûreye bu isim verilmiştir.
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'ın adıyla.
1. Elif. Lâm. Mîm.
2. Rumlar, yenildi.
3. Arapların bulunduğu bölgeye en yakın bir yerde onlar, Halbuki onlar, bu yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde galip geleceklerdir.
4. Onların bu yenilgilerinden önce de sonra da emir Allah'ındır. O gün müminler de Allah'ın yardımıyla sevineceklerdir.
5. Allah, dilediğine yardım eder,galip kılar. O, mutlak güç sahibidir, çok esirgeyicidir.
6. (Bu) Allah'ın vâdettiğidir. Allah vâdinden caymaz; fakat insanların çoğu bilmezler.
Bu Rum Suresinin ilk ayetleri inince Mekkeli Müşrikler Müslümanları gördükçe ;bakın gördünüz mü? duydunuz mu? Allaha inanan Bizanslar Puta tapan Perslere yenilmişler eğer tek Allah olsaydı böylemi olurdu,diyorlar ve haydin ana baba dininize tekrar dönün diyede baskı yapmaya başladılar.Tarihi kaynaklara görede o yıllarda Persler Rumları yani Bizans kuvvetlerini Şam yakınlarında yenmişler ve bu haberi de Kervanlar Mekkeye ulaştırmışlardı.
Müşrikler Az sayıda ki müslümana bu baskıyı uygularken İslamın ilk Halifesi olan hz Ebubekire de gelerek;bak senin arkadaş neler söylüyor;Rumlar Perslere yenidikten birkaç yıl sonra Persler de Rumlara yenilecekmiş..hz Ebubekir onlara;doğru söymiştir,o ne derse doğrudur der.Müşrikler gülerek,öyleyse bahse girelim;yedi sene içinde Rumlar yenerse biz sana Dört Deve,Persler yenerse sen bize dört Deve ver,tamam der hz ebubekir r.a.,aradan yedi sene geçer ama henüz bir haber çıkmaz,Müşrikler hz Ebubekirden dört deveyi almak isterler o da Rasülüllaha gelerek durumu anlatır;Rasülüllah s.a.,git onlara de ki;ayette geçen BİZ'A(BİR KAÇ)sizde kaça kadardır diye sor onlar mutlaka doğrusu olan üçten dokuza kadar derler, bu sefer sende Bahis süresini dokuz yıla deve sayısınıda yüze çıkar, buyururlar.
Bu son iki yılın bitmesine yakın Kervanlar Bizans kuvvetlerinin İran/Persleri yendiğinihaber verir.Hz Ebubekir bahse konu develerini alır.(bahis henüz haram değildi)
Mekkede bulunan son peygamberin ilk peygamberlik yıllarının bir avuç imanlı mensubu taa Şamda ki ve ya İstanbul sınırlarında ki tek Allaha inanan bir ordunun yenilmesine üzülüyor yenmesine ise seviniyor ve bu Kur'anı kerim tarafından bir sure ile adı da konarak tescilleniyor.işte bu TEVHİDİN SEMPATİSİ dir.
Hansın arkadaşları tek tek Hasanı kucakladılar,Hasan onların gözlerinde ki nemi kolayca farkedebiliyordu.
ÜÇ SEMAVİ DİNİN İLİŞKİLERİ
Freiburg kasabasında ki Sabah Kahvaltısından sonra Hans ile Hasan, bu kış günlerinin karlı dağlar eteğinde en iyi Manzaraların izlenebildiği, Fransaya 4,İsviçreye 40 km mesafedeki Kentte dışarı çıktılar.
Bu Hafta sonunda bir Üniversite Kenti olan Freiburgta dolaşmaya karar verdiler,hafta sonu da olması münasebetiyle çarşılar cıvıl cıvıl özellikle yabancı öğrencilerle dolup taşmıştı.
Hasan aklından Hansla tanışmam çok iyi oldu Almanyayı ve AB yi bir yerliyle tanımak çok daha verimli ve keyifli olacak diye geçirdi.
Hans ;Hasan senin sabah anlattığın; Müslümanların ilk yıllarda yaşadıkları sıkıntılı dönemde o günün şartları altında bir Hristiyan Devletin yenilmesine, onlar bizim gibi tek Allaha inanıyor diye üzülmelerini gerçekten çok manidar buldum.
Hasan; bu iyi bir başlangıçtı ama arkası gelmedi yani o günkü Hristiyan Dünya bunu sürdüremedi belki bundan haberi bile olmadı,bunun nedenlerini iyi araştırmamız lazım.
Hans;sizce bunun nedenleri neler olabilir?
Hasan;bunun nedenleri kesinlikle kıskançlık ve çekememedir yani İslamdan önce gelen iki büyük Din birbirininin nüfuz sahalarını istemedikleri gibi yeni bir Dininde ortaya çıkarak nüfuz sahalarına girmesi hiç işlerine gelmiyor açıkçası Allahın rahmetini kendileri dağıtıyormuş havasına giriyorlar.
Hans;şimdi siz islamdan önceki iki Dini suçluyorsunuz açıkçası..
Hasan;iki Dini değil asla, bu caiz değildir, ben sadece bu iki Dinin mensuplarını suçluyorum.
İslamiyet gelince o yüce Peygamber tüm Bildik liderlere ve Reislere Mektuplar gönderdi.Sonuçta bir çoğu yalanlamada ileri gitti,inanmadıkları gibi Allahın bu son elçisini Mekke Müşrikleri gibi basit şeylerle itham ederek getirdiklerini inkar ettiler.
Din Allahın olduğuna göre istediğini ve seçtiğini Peygamber yapmak onun bileceği bir iştir.
Bu gün bilinen 6000 yıllık insanlık Tarihine bir bakalım;hz Ademden Hz Muhammede kadar binlerce Peygamber gönderilmiş Hepsi aynı inancı paylaşmış ve telkin etmiş,hadi şirk erbabını anladık peki bu iman edenler neden birbirini kıskanıyor Allahın rahmetini insanlardan neden sakınıyorlar?
zuhruf suresinin 31 ve 32. ayetleri o günlerdebazı İmansızların;bu Kuran iki büyük ülkeden yani bizans ya da Perslerden bir adama indirilseydi ya,demeleri üzerine Nazil oluyor;
31. Ve dediler ki: Bu Kur'an iki şehirden bir büyük adama indirilse olmaz mıydı?
32. Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürmeleri için kimini ötekine derecelerle üstün kıldık. Rabbinin rahmeti onların biriktirdikleri şeylerden daha hayırlıdır.
AYNI ONLAR GİBİ YAHUDİLER DE TARİH BOYUNCA BİR ÇOK PEYGAMBERE KARŞI ÇIKTILAR BİR ÇOĞUNU DA ÖLDÜRDÜLER.
Hans; Hasan! hz Muhammedin diğer peygamberlere bakışı hakkında ne dersiniz?
Hasan; 6000 yıllık bilinen yazıya dökülen insanlık Tarihinin son Peygamberi hz Muhammed s.a.v.,Mekkede ki müşrikler rahat vermeyince Taif kentine akrabalarının yanına onları Hz Zeyd b. Harise'yle birlikte İslama davet için gittiklerinde onu hiç hoş karşılamazlar ve çocuklara taşlatırlar,Peygamberimizin Topuklarından Kan aktığı halde Taifi, terkederken bir Bağa sığındılar bu Bağa bakan Addas adlı bir köleydi.
Addas, tabak içinde bir kaç salkım üzüm alıp Efendimize getirdi. Resûl-i Ekrem, üzümü "Bismillah." diyerek alıp yemeye başlayınca Addas'ın dikkatini çekti. Kendi kendine, "Vallahi," dedi, "bu sözü, bu beldenin halkı bilmezler ve söylemezler!"
Fahr-i Âlem Efendimiz, "Ey Addas!.. Sen hangi belde halkındansın ve hangi dindensin?" diye sordu.
Addas, "Ninovalıyım ve Hıristiyanım." diye cevap verdi.
"Demek, sen, o sâlih kişi Yunus İbn-i Metta'nın hemşehrisi-sin."
"Sen, Yunus İbn-i Metta'yı nereden biliyorsun?"
"O, benim kardeşimdir, O bir peygamberdi. Ben de peygamberim."
Bunun üzerine, Addas kendisini tutamadı ve Resûlullah Efendimizin başını, ellerini ve ayaklarını öptü!
Aşura günü Medinede Yahudilerin Oruç tuttuğunu öğrenen Peygamberimiz a.s,Kardeşim Musanın yaptığını yapmak bize daha uygundur buyurarak öncadan başlamak kaydıyla Aşura orucunu Sünnet kılmıştır.
Maide suaresinde ki;
116. Allah: Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara, "Beni ve anamı, Allah'tan başka iki tanrı bilin" diye sen mi dedin, buyurduğu zaman o, "Hâşâ! Seni tenzih ederim; hakkım olmayan şeyi söylemek bana yakışmaz. Hem ben söyleseydim sen onu şüphesiz bilirdin. Sen benim içimdekini bilirsin, halbuki ben senin zâtında olanı bilmem. Gizlilikleri eksiksiz bilen yalnızca sensin.
117. Ben onlara, ancak bana emrettiğini söyledim: Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah'a kulluk edin, dedim. İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerine kontrolcü idim. Beni vefat ettirince artık onlar üzerine gözetleyici yalnız sen oldun. Sen her şeyi hakkıyle görensin.
ayetleri inince Rasülüllah s.a.v.,efendimiz,Mahşer gününde bazı Ümmetlerimin yaka paça götürüldüğünü göreceğim ibunlar benim ümmetim ne yapıyorsunuz dediğimde bana;onlar sen vefat ettikten sonra neler yaptılar bilmiyorsun,diyecekler bende Allaha,kardeşim İsanın dediği gibi;
...İçlerinde bulunduğum müddetçe onlar üzerine kontrolcü idim. Beni vefat ettirince artık onlar üzerine gözetleyici yalnız sen oldun'
Bu üç örnekte de görüldüğü gibi Peygamvberimiz Hz Muhammed a.s,bütün peygamberlere kardeşim diye hitabediyor ve son derece saygıyla anıyor.
Hans;Bu akşam bazı arkadaşlar bir Forum/Panel düzenleyelim,katılıma açık olsun diyorlar ne dersiniz?
Hasan;bence hakın katılımı henüz olmaz,ama senin okul arkadaşlarınla bunu yapalım inşallah.