ANA VE BABAYA İYİLİK
 
Allaha kulluktan sonra gelen ikinci sıradaki görevimiz, ana babaya iyiliktir. Burada saklı olan derin manaları sezebilmemiz için Yoktan var olma kavramını iyi düşünmemiz gerekir. Allah c, bizleri yoktan var etti. Ana babamız ise buna sebep oldular. Yaratma fiili için görünen bir sebep ve malzeme gerekiyordu ve bu malzemeyi de ana baba oluşturmuştu. Her şeyi yoktan var eden rabbimiz  taala, burada maddi malzemeleri kullanarak ilk atamızdan sonra tüm insanları yaratmıştır.
İlk atamız olan Hz Âdemi de yine maddi harçlardan yaratmış ve bu durumun insanlara çalışma ve sebepler hususunda örnek olmasını istemiştir.
Konumuz, 3. Milenyumda batıda oluşmaya başlayan İslam korkusu olunca, batılıların ve İslam’a hala tedirgin ve şüpheyle bakanların her alanda olduğu gibi varlık nedenimiz olan ana babamıza nasıl davranacağımız hakkındaki öğretilerini çok iyi okumaları gerekecektir.
İslam’ın ana babaya davranış konusunda ki nassları (ayet-hadis) aynı zamanda cemiyet hayatımızın çekirdeğini oluşturan aile içi sevgiyi ve sıcak bağları da ortaya koymaktadır. Aile içi sevgi ve muhabbet bağlarındaki güçlü duruş Müslümanlarda “geniş aile” kavramını meydana getirirken hayatta çivi gibi evlatları olduğu halde bu erdemli duruşu yakalayamayan batı toplumlarında yaşlı ana babalar Darülacezeleri doldurmuş haldedirler.
Bu Dünyaya gelirken hiçbir bebeğin ana baba seçme gibi bir imkânı yoktur. Ama bizlerin var olma sebebi olan ana babamıza karşı yapacak yükümlülüklerimiz vardır. Onlar kâfir bile olsalar bizi isyan ve inkâra zorlamadıkları müddetçe itaat etmemiz gerekir. Hatta İslam hukukunda, bir evladın onların izni olmadan nafile hac ve umre yapamayacağı hükmü vardır.
Ana babaya davranış biçimleri hakkında Hz İbrahim, Hz İsa ve Hz Nuh’un a.s.Allahın kelamında geçen son derece örnek hareketleri vardır. Babasını doğmadan anasını ise altı yaşında kaybederek yetim ve öksüz büyüyen kâinatın efendisinin sütanasına gösterdiği saygı ve önem bizlere her bakımdan olduğu gibi en gözde örneklerdendir.
İslam’ın daha önceki peygamberlere vahyedilen sürümlerinde de ana babaya iyi davranmak, onlara iyilikte bulunmak daima Allaha kulluktan sonra vurgulanmıştır. Aşağıda ki ayette Hz Musa’nın kavmi olan İsrailoğulları’na yapılan hatırlatma sık sık Kuranda tekrarlanan bir husustur.
Bakara 83.” Hani, biz İsrailoğulları’ndan, “Allah’tan başkasına ibadet etmeyeceksiniz, anne babaya, yakınlara, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz, herkese güzel sözler söyleyeceksiniz, namazı kılacaksınız, zekâtı vereceksiniz” diye söz almıştık. Sonra pek azınız hariç, yüz çevirerek sözünüzden döndünüz.” 
Peygamberlerin sonuncusu olan cenabı Rasülüllah’a her konuda sorular yöneltiliyordu. Bu sorulardan biride, fazla mülklerin nereye harcanacağı konusuydu. Allah c, bu konuda bizlere şu iki ayeti kerimesinde ana-babadan başlayarak dışa doğru açılan bir dağıtım çizelgesi emir buyurmaktadır; 
Bakara 215. “Sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar. De ki: “Hayır olarak ne harcarsanız o, ana-baba, akraba, yetimler, fakirler ve yolda kalmışlar içindir. Hayır, olarak ne yaparsanız, gerçekten Allah onu hakkıyla bilir.”
 
Nisa 36. “Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz, Allah kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez”
Ana-babaya itaatte tek sınır Allahın emir ve yasaklarıyla olan çakışmalardır. Yani, Allaha isyanın olduğu yerde hiçbir kula itaat yoktur. Büyük bir hekim ve Allah dostu olan, bazı âlimler tarafından Peygamber olduğu da söylenen Hz Lokman’ın çocuğuna öğütlerinden bahseden aynı adlı surede ki ayetler bize bu konuda yol göstermektedir;
  Lokman 14. “İnsana da, anne babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi onu her gün biraz daha güçsüz düşerek karnında taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur.3 (İşte onun için) insana şöyle emrettik: “Bana ve anne babana şükret. Dönüş banadır.”
 15. “Eğer, hakkında hiçbir bilgi sahibi olmadığın bir şeyi bana ortak koşman için seninle uğraşırlarsa, onlara itaat etme. Onlarla Dünyada iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonra dönüşünüz ancak banadır. Ben de size yapmakta olduğunuz şeyleri haber vereceğim.”
Ancak ana-babanın çocuklarını küfre ve isyana teşvik etmeleri halinde bile onlara kötülük yapmak yasaklanmış ve “Onlarla Dünyada iyi geçin.” Emri verilmiştir. Hz İbrahim a.s.ile iman etmeyen babası arasındaki diyalog bizlere çok önemli bir örnektir. Peygamberimizde a.s, aynen Hz İbrahim a.s. in yolunu izlemiş ve hayattaki en yakın akrabası olan amcası Ebu talibe ölüm döşeğinde imanı ısrarla telkin etmiştir. Ancak her iki büyük peygamberde Hidayet konusunda ısrarcı olmamaları için uyarılmışlardır.
Hz İbrahim a.s.ile iman etmeyen babası arasındaki Meryem suresinde geçen diyalog;
Meryem 41. Kitapta İbrahim’i de an. Gerçekten o, son derece dürüst bir kimse, bir peygamber idi.
42. Hani babasına şöyle demişti: “Babacığım! İşitmeyen, görmeyen ve sana bir faydası olmayan şeylere niçin tapıyorsun?”
43. “Babacığım! Doğrusu, sana gelmeyen bir ilim bana geldi. Bana uy ki seni doğru yola ileteyim.”
 44. “Babacığım! Şeytana tapma! Çünkü şeytan Rahmân’a isyankâr olmuştur.
45. “Babacığım! Doğrusu ben, sana, çok esirgeyici Rahmân tarafından bir azabın dokunmasından, böylece şeytana bir dost olmandan korkuyorum.”
 46. Babası, “Ey İbrahim! Sen benim ilahlarımdan yüz mü çeviriyorsun? Eğer vazgeçmezsen, mutlaka seni taşa tutarım. Uzun bir süre benden uzaklaş!” dedi.
 47. İbrahim şöyle dedi: “Esen kal! Senin için Rabbimden af dileyeceğim. Şüphesiz O, beni nimetleriyle kuşatmıştır.”
Ve ardından Hz İbrahim a.s. hepimizin bildiği ve her namazdan sonra okunan “rabbenağfirli..”duasını yapıyor; (İbrahim 41.)“Rabbimiz! Hesap görülecek günde, beni, ana-babamı ve inananları bağışla.”
Ana-babaya kötülük yapanlar “isyancı ve zorbadır”
Meryem suresinde Hz İsa ve Hz Yahya anlatılırken onların ana-babaya iyilik tarzını Kur’an ayetleri bakın nasıl anlatıyor;
Meryem 14. (Yahya dünyaya gelip büyüyünce onu peygamber yaptık ve kendisine) “Ey Yahya kitaba sımsıkı sarıl” dedik. Biz ona daha çocuk iken hikmet ve katımızdan kalp yumuşaklığı ve ruh temizliği vermiştik. O, Allah’tan sakınan, anne babasına iyi davranan bir kimse idi. İsyancı bir zorba değildi.
32. “Beni anama saygılı kıldı. Beni azgın bir zorba kılmadı.”
“ONLARA ÜFF BİLE DEMEYİN”
 Ahkaf 15. Biz insana anne babasına iyi davranmayı emrettik. Annesi onu ne zahmetle karnında taşıdı ve ne zahmetle doğurdu! Onun (anne karnında) taşınması ve sütten kesilme süresi (toplam olarak) otuz aydır. Nihayet olgunluk çağına gelip, kırk yaşına varınca şöyle der: “Bana ve anne babama verdiğin nimetlere şükretmemi, senin razı olacağın Salih amel işlememi bana ilham et. Neslimi de sahih kimseler yap. Şüphesiz ben sana döndüm. Muhakkak ki ben sana teslim olanlardanım.”
 17. Anne ve babasına, “Öf size! Benden önce nice nesiller gelip geçmiş iken, beni tekrar diriltilecek olmakla mı tehdit ediyorsunuz?” diyen kimseye onlar Allah’a sığınarak, “Yazıklar olsun sana! İman et, Allah’ın va’di gerçektir” diyorlar, o da, “Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir” diyordu.
  İsra 23. Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anaya-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri, ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara “öf!” bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle.
 24. Onlara merhamet ederek tevazu kanadını indir ve de ki: “Rabbim!, Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sen de onlara acı.”
Yüce peygamberimiz s.a.v. her konuda olduğu gibi ana-baba konusunda da yaşayan bir İslam’dı. Efendimiz a.s. in ana- baba, sütana-baba, sütkardeşler, teyze, amca, sılairahim ve ana-baba dostu vb konularda birçok tavsiyesi ve uygulamaları bizlere sahih kaynaklardan ulaşmıştır. Hepsini severek okuyacağımız ve dersler çıkaracağımız konumuzla ilgili bazı hadisi şerifleri kaydedelim;
Ravi : Ebu Hüreyre
Hadis : Bir adam gelerek: "Ey Allah`ın Resulü iyi davranıp hoş sohbette bulunmama en ziyaade kim hak sahibidir?" diye sordu. Hz. Peygamber (sav): "Annen!" diye cevap verdi. Adam: "Sonra kim?" dedi, Resulullah (sav) "Annen!" diye cevap verdi. Adam tekrar: "Sonra kim?" dedi Resulullah (sav) yine: "Annen!" diye cevap verdi. Adam tekrar sordu: "Sonra kim?" Resulullah (sav) bu dördüncüyü: "Baban!" diye cevapladı." HadisNo : 153
Ravi : Küleyb İbnu Menfa`a
Hadis : Ceddi bulunan Küleyb el-Hanefi (ra)`den anlattığına göre, kendisi Resulullah (sav)`a gelerek sormuştur: "Ey Allah`ın Resulü kime karşı iyilik yapayım?" Hz. Peygamber (sav) şu cevabı vermiştir: "Annene, babana, kızkardeşine, oğlan kardeşine, bunu takip eden azadlına. Bu iyiliği de, üzerine vacib olan bir hakkın ödenmesi, yani, sıla-ı rahmin yerine getirilmesi olarak yapacaksın. (Nafile, ihtiyari, hasbi bir davranış tatavvu grubuna giren bir amel olarak değil)". HadisNo : 154
 
 
Ravi : Behz İbnu Hakim Hadis : Babası tarikiyle dedesi Mu`aviye İbnu Hayde el-Kuşeyri (ra)`den naklediyor. Hz. Peygamber (sav)`e : "Ey Allah`ın Resulü, kime iyilik yapayım? diye sordum. Bana: "Annene" diye cevap verdi. "Sonra kime?" diye tekrar ettim. "Annene" dedi. "Sonra kime?" dedim. "Annene" dedi. "Sonra kime?" dedim, bu dördüncüde "Babana, sonra da tedrici yakınlarına" diye cevap verdi. (Ebu Davud bir rivayette şu ziyadeyi kaydeder: "Haberiniz olsun, kişi azatlısından bir fazlasını istese, azadlı (mevla) bu (ihtiyaç fazlası)na sahib olduğu halde yerine getirmese kıyamet günü vermemiş olduğu bu fazlalık bir engerek yılanı olarak kendisine getirilir.") HadisNo : 155
Ravi : Abdullah İbnu Amr İbnu`l-As
Hadis : Bir adam: "Ey Allah`ın Resulü, benim malım ve bir de çocuğum var. Babam malımı almak istiyor" (ne yapayım?) diye sordu. Resululluh (sav), "Sen ve malın babana aitsiniz. Şunu bilin ki, evladlarınız kazançlarınızın en temizlerindendir. Öyle ise evladlarınızın kazançlarından yiyin" buyurdu. HadisNo : 156
Ravi : Ebu Hüreyre
Hadis : Peygamberimiz (sav) bir gün: "Burnu sürtülsün, burnu sürtülsün, burnu sürtülsün" dedi. "Kimin burnu sürtülsün ey Allah`ın Resulü?" diye sorulunca şu açıklamada bulundu: "Ebeveyninden her ikisinin veya sadece birinin yaşlılığına ulaştığı halde cennete giremeyenin." (Müslim`deki metindir) HadisNo : 157
 Ravi : Abdullah İbnu Amr İbni`l-As
Hadis : Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurdu: "Allah`ın rızası babanın rızasından geçer. Allah`ın memnuniyetsizliği de babanın memnuniyetsizliğinden geçer." (Tirmizi bu hadisi hem Hz. Peygamber (sav)`in sözü (merfu) olarak, hem de sahabi sözü (mevkuf) olarak rivayet eder. Ayrıca mevkuf olarak rivayet eden tarikin sahih olduğunu söyler.)  HadisNo : 159
Ravi : Abdullah İbnu Amr İbnu`l-As
Hadis: Bir adam, cihada iştirak etmek için Hz. Peygamber (sav)`den izin istedi. Resulullah (sav): "Annen baban sağlar mı?" diye sordu. Adam: "Evet" deyince: "Onlara (hizmet de cihad sayılır), sen onlara hizmet ederek cihad yap" buyurdu. (Müslim`in bir diğer rivayetinde adam: "...Sana, hicret ve cihad etmek ecrini de Allah`tan istemek şartı üzerine biat ediyorum" der. Resulullah (sav): "Anne ve babandan sağ olan var mı?" diye sorar. Adam: "Evet, her ikisi de sağ" deyince: "Yani sen Allah`tan ecir istiyorsun?" der. Adamın "evet"i üzerine: "Öyleyse valideyn`in yanına dön. Onlara iyi bak, (Allah`ın rızası ondadır)" emreder. Ebu Davud ve Nesai`de gelen bir diğer rivayette adam: "Ağlamakta olan ebeveynimi de geride bıraktım" der. Resulullah (sav): "Öyleyse onların yanına dön. Onları nasıl ağlattı isen öyle güldür, (Allah`ın rızası bundadır)" buyurur. Ebu Davud`un, Ebu Said (ra)`den yaptığı bir başka rivayetinde şöyle denir: Yemen ahalisinden bir adam, Hz Peygamber (sav)`e hicret ederek geldi. Resulullah (sav) ona: "Yemen`de bir kimsen var mı?" diye sordu. Adam: "Ebeveynim var" deyince, "Peki, onlar sana izin verdiler mi?" diye tekrar sordu. "Hayır" cevabı üzerine: "Öyleyse onlara geri don, onlardan izin iste. Şayet izin verirlerse cihada katıl, vermezlerse onlara hizmet et!" emretti.) HadisNo : 160
 
Ravi : Muaviye İbnu Cahime
Hadis : Cahime (ra) Hz. Peygamber (sav)`e gelir ve: "Ey Allah`ın Resulü, ben gazveye (cihad) katılmak istiyorum, bu konuda sizinle istişare etmeye geldim" der. Resulullah (sav): "Annen var mı?" diye sorar. "Evet" deyince, "öyleyse ondan ayrılma, zira cennet onun ayağının altındadır." buyurur. HadisNo : 161
 Ravi : Büreyde
Hadis : Bir kadın: "Ey Allah`ın Resulü, ben anneme bir cariye tasadduk etmiştim. Şimdi annem öldü" dedi. Resulullah (sav): "(Sadaka yapmış olmanın) ecrini mutlaka alacaksın. Miras yoluyla cariye sana geri gelecek (tekrar senin olacak)" buyurdu. Kadın: "Ey Allah`ın Resulü annemin bir aylık oruç borcu vardı, onun yerine tutabilir miyim?" diye sordu. "Annene bedel tut!" dedi. Kadın: "Ey Allah`ın Resulü, annem hiç haccetmedi. Onun yerine hac yapabilir miyim?" diye sordu Resulullah (sav): "Evet, ona bedel haccet" buyurdu." HadisNo : 164
 Ravi : Esma Bintu Ebi Bekr
Hadis : Henüz müşrik olan annem yanıma geldi. (Nasıl davranmam gerekeceği hususunda) Hz. Peygamber (aleyhissaldtu vesselam/den sorarak: "Annem yanım geldi, benimle (görüşüp konuşmak) arzu ediyor, anneme iyi davranayım mı?" dedim. "Evet" dedi, ona gereken hürmeti göster" HadisNo :165
Ravi : İbnu Ömer
Hadis : Bir adam Resulullah (sav)`a gelerek: "Ben büyük bir günah işledim, buna tevbe imkanım var mı?" dedi. Hz. Peygamber (sav): "Annen var mı?" diye sordu. Adam: "Hayır yok" dedi. "Peki teyzen de mi yok?" dedi. Adam: "Hayır, var" deyince Resulullah (sav): "Öyle ise ona iyilik yap!" diye emretti." (Tirmizi el-Bera`dan kaydettiği diğer bir hadiste şu ziyadeye yer verir: "Teyze anne makamındadır.") HadisNo : 166
Ravi : Ebu Üseyd Malik İbnu Rebi`a es-Saidi
Hadis : Bir adam: "Ey Allah`ın Resulü, anne ve babamın vefatlarından sonra da onlara iyilik yapma imkanı var mı, ne ile onlara iyilik yapabilirim?" diye sordu. Resulullah (sav). "Evet vardır" dedi ve açıkladı: "Onlara dua, onlar için Allah`tan istiğfar (günahlarının affedilmesini) taleb etmek, onlardan sonra vasiyetlerini yerine getirmek, anne ve babasının akrabalarına karşı da sıla-i rahmi ifa etmek, anne ve babanın dostlarına ikramda bulunmak." HadisNo : 167
 Ravi : İbnu Ömer
Hadis : Resulullah (sav)`ı işittim, şöyle diyordu: "Kişinin yapacağı en üstün iyiliklerden biri, ölümünden sonra babasının dostlarına sıla-i rahimde bulunmasıdır"  HadisNo : 168
Ravi : Ömer İbnu`s-Saib
Hadis : Şu haber kendisine ulaşmıştır: "Peygamberimiz (sav) bir gün otururken süt babası çıkagelir. Resulullah (sav) hürmeten, onun için, giydiği şeylerden birini serer ve üzerine oturtur. Az sonra süt annesi gelir. Peygamberimiz (sav) bunun için de elbisenin diğer tarafını serer, kadın üzerine oturur. Biraz sonra süt-oğlan kardeşi gelir. Resulullah (sav) kalkarak onu önüne oturtur." HadisNo : 169




    
ASKERLİĞİN KURALLARINI İSLAM KOYDU
 
Allah c, evreni altı günde yaratıktan sonra burayı en mükemmel bir surette var edeceği insan için hazırladı. Sünnetüllah yani Allahın evrenin düzeni için koyduğu yasalar gereği akıllı yaratılan insan dışında canlı cansız her varlık verilen sevk sayesinde geldiler geçtiler ve gelip geçiyorlar.
Ancak insan öyle olmadı, kendisine verilen aklını Şeytanlar çeldi ve yaratıcısına inanan ve ya inanmayan olarak iki ümmete ayrıldı. Bu iki ümmetten inanmayanlar diğerlerini suçluyor, horluyor ve zulmediyordu. İnananlardan bu konuda en çok zarara ve hakarete uğrayan şüphesiz insanların içinden Allahın seçtiği Elçiler olmuştur.
Bu, kuvvetlilerin zayıflara olan ezici zulmü hiç durmadan devam etmiş, Allahın seçilmiş elçileride Müminlerle beraber bunlara karşı koymak durumunda kalmışlardır.
Ancak Allahın adalet sıfatı gereği düşman ne yaparsa yapsın İman edenlerin bu savaşlarda bile bazı kurallara uymak zorunda olduklarını peygamberler aracılığıyla iman eden ümmete bildirmiştir. Allah c, bütün barışçı yollar bittikten sonra mazlumları korumak ve hakkı duyurmak maksadıyla savaşa izin vermiştir. Hz rasülüllahın s.a.v. siretini azıcık bir gözden geçirenler bile bunu anlar.
Peygamberimiz a.s.ın Medinede müşriklerin saldırıları üzerine yapmak zorunda kaldığı Bedr, Uhud, Huneyn ve Tebuk savaşlarını mükemmel sahnelerle anlatan Enfal ve Tevbe surtelerinde geçin sav aş kurallarını ilahi kelamdan şöyle takip edebiliyoruz;
1-Savaştan ve Askerlikten kaçma
 
Enfal 15.” Ey iman edenler. Savaş düzeninde iken kafirlerle karşılaştığınız zaman sakın onlara arkanızı dönmeyin (savaştan kaçmayın).”
2-Savaşta düşmandan kalan maddiyatın beşte biri Zekat ehlinin hakkıdır.
41. Bilin ki, ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri mutlaka Allah’a, Peygamber’e, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolculara aittir. Eğer Allah’a; hak ile batılın birbirinden ayrıldığı gün, (yani) iki ordunun (Bedir’de) karşılaştığı gün kulumuza indirdiklerimize11 inandıysanız (bunu böyle bilin). Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir.
3-Savaş sırasında çözülmek yok
45. Ey iman edenler! (Savaş için) bir toplulukla karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah’ı çok anın ki kurtuluşa eresiniz.
4-Komutanın emirlerini sorgulayacağız diye iç tartışma yok
46. Allah’a ve Resûl’üne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.
5-Savaş için en son teknolojiyi mutlaka elde edeceksiniz.
60. Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın. Onlarla Allah’ın düşmanını, sizin düşmanınızı ve bunlardan başka sizin bilmediğiniz fakat Allah’ın bildiği diğer düşmanları korkutursunuz. Allah yolunda her ne harcarsanız karşılığı size tam olarak ödenir. Size zulmedilmez.
 6-Düşman barış isterse savaşı bırak barışı al
61. Eğer onlar barışa yanaşırlarsa sen de ona yanaş ve Allah’a tevekkül et. Çünkü o hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
65. Ey Peygamber! Müminleri savaşa teşvik et. Eğer içinizde sabırlı yirmi kişi bulunursa iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde (sabırlı) yüz kişi bulunursa, inkar edenlerden bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar anlamayan bir kavimdir.
 66. Şimdi ise Allah yükünüzü hafifletti ve sizde muhakkak bir zaaf olduğunu bildi. Eğer içinizde sabırlı yüz kişi olursa iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde (sabırlı) bin kişi olursa, Allah’ın izniyle iki bin kişiye galip gelirler. Allah sabredenlerle beraberdir.
 
7-Allahın kelimesini yüceltme ve mazlumları koruma amacından sapma
67. Yeryüzünde düşmanı tamamıyla sindirip hakim duruma gelmedikçe hiçbir peygambere esir almak yakışmaz. Siz geçici dünya menfeatini istiyorsunuz, halbuki Allah ahireti (kazanmanızı) istiyor. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.
8-Anlaşmalara bağlı kalın ilk bozan siz olmayın
Enfal 56. Onlar, kendileriyle antlaşma yaptığın, sonra da her defasında antlaşmalarını hiç çekinmeden bozan kimselerdir.
 57. Eğer onları savaşta yakalarsan, bunlar(a vereceğin ceza) ile arkalarındakileri de dağıt ki ibret alsınlar.
58. (Antlaşma yaptığın) bir kavmin hainlik etmesinden korkarsan, sen de antlaşmayı bozduğunu aynı şekilde onlara bildir. Çünkü Allah hainleri sevmez.
9-Askerliği yapamayacak olanları ayırın
Fetih 17. “Köre güçlük yoktur, topala güçlük yoktur, hastaya güçlük yoktur. (Bunlar savaşa katılmak zorunda değillerdir.) Kim Allah’a ve Peygamberine itaat ederse, Allah onu, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyar. Kim de yüz çevirirse, onu elem dolu bir azaba uğratır.”
 10-Hak dininize dil uzatanların ve Dininize hakaret edenlere arka çıkanların anlaşmalarını bozun
Tevbe 4. Ancak Allah’a ortak koşanlardan, kendileriyle antlaşma yapmış olduğunuz, sonra da antlaşmalarında size karşı hiçbir eksiklik yapmamış ve sizin aleyhinize hiç kimseye yardım etmemiş olanlar, bu hükmün dışındadır. Onların antlaşmalarını, süreleri bitinceye kadar tamamlayın. Şüphesiz Allah, kendine karşı gelmekten sakınanları sever.
7. Allah’a ortak koşanların Allah katında ve Resûlü yanında bir ahdi nasıl olabilir? Ancak Mescid-i Haram’ın yanında kendileriyle antlaşma yaptıklarınız başkadır. Bunlar size karşı dürüst davrandığı sürece, siz de onlara dürüst davranın. Çünkü Allah kendine karşı gelmekten sakınanları sever.
11-Mukaddesatınıza hakaret edenlerle savaşın
12. Eğer antlaşmalarından sonra yeminlerini bozup dininize dil uzatırlarsa, küfrün ele başlarıyla savaşın. Çünkü onlar yeminlerine riâyet etmeyen kimselerdir. Umulur ki, vazgeçerler.
12-Düşmanınızı hafife almayın Allaha güvenin
25. Andolsun, Allah birçok yerde ve Huneyn savaşı gününde size yardım etmiştir. Hani, çokluğunuz size kendinizi beğendirmiş, fakat (bu çokluk) size hiçbir yarar sağlamamış, yeryüzü bütün genişliğine rağmen size dar gelmişti. Nihayet (bozularak) gerisin geriye dönüp kaçmıştınız.
 
13-Seferberlikte olsa bile anayurdunuzu kimsesiz koymayın.
122. (Ne var ki) mü’minlerin hepsi toptan seferber olacak değillerdir. Öyleyse onların her kesiminden bir grup da, din konusunda köklü ve derin bilgi sahibi olmak ve döndükleri zaman kavimlerini uyarmak için geri kalsa ya! Umulur ki sakınırlar.
 14-Savaşta öldürülenlere Şehidlik kuralları uygulayın
14- Ravi : Muaz İbnu Cebel  Hadis : İçinden samimi şekilde Allah yolunda cihad yapmayı temenni eden bir kimse, bilahare ölse de, öldürülse de şehid sevabı kazanır. Kim de Allah yolunda yara alsa veya Allah yolunda -düşmanın sebep olmadığı- bir musibetle bile yaralansa bu yara, kıyamet günü, en büyük hali içinde rengi zaferin renginde, kokusu da misk kokusunda olarak gelir. Kimin vücudunda, Allah yolunda iken çıkan, iltihab gibi bir yara açılacak olsa bu da onun için şehidlik mührü olur. HadisNo : 991
Ravi : Enes Hadis : Huneyn gününde, Hevazin, Gatafan ve diğerleri çocukları ve develeriyle birlikte (savaş yerine) geldiler. O gün Resulullah (sav)`ın ordusunda da 10 bin kişi vardı. Mekkeli Tuleka`da Resulullah`ın safında idi. (savaş başlar başlamaz) hepsi geri kaçtı. Aleyhissalatu vesselam yalnız kaldı. O gün iki defa nida etti. İkisi arasına bir başka söz karıştırmadı. Şöyle ki: Sağ tarafına yönelip: "Ey Ensar cemaati!" diye bağırdı. O taraftakiler: "Buyurun ey Allah`ın Resulü! Biz seninle beraberiz! Müjde" dediler. Aleyhissalatu vesselam sonra da soluna döndü: "Ey Ensar cemaati!" diye bağırdı. O taraftakiler de: "Buyur ey Allah`ın Resulü! Müjde, biz seninleyiz!" dediler. Aleyhissalatu vesselam beyaz bir katırın üstünde idi. Katırdan indi ve: "Ben Allah`ın kulu ve elçisiyim!" dedi. (Müslümanlar toparlanıp mukabil hücuma geçince) müşrikler hezimete uğradı. Aleyhissalatu vesselam çok ganimet elde etti. Onu Muhacirler ve Tuleka arasında taksim etti. Ondan Ensar`a hiçbir şey vermedi. Bunun üzerine Ensariler (ra) (serzenişte bulunup): "Sıkıntı olunca biz çoğalıyoruz: Ama ganimeti bizden başkasına veriyor!" dediler. Bu sözleri Aleyhissalatu vesselamın kulağına ulaşmıştı, hemen Ensar`ı topladı. "Ey Ensar cemaati! Herkes dünyalıkla dönerken, siz Muhammed (sav)`la dönmekten, evinizde onunla beraber olmaktan razı ve memnun değil misiniz?" dedi. Ensar: "Elbette ey Allah`ın Resulü, razıyız, memnunuz!" dediler. Aleyhissalatu vesselam: "İnsanlar bir vadiye yürüseler, Ensar da bir geçide yürüse, ben Ensar`ın geçidinde giderim" buyurdular. HadisNo : 4290
15-Bayrak Sancak özel Üniforma techizat
Yüce peygamberimiz. s.a.v, ilk savaşlardan itibaren beyaz bayrak, siyah sancak taşıttırmaya başladı. Müslüman askerlerin düşmanla karıştırılmaması için orduyu çeşitli renk ve kıyafetlerle donatırdı. Ayrıca en önemli olarakta orduyu en son silah ve techizatla donatırlar ve başına bir komutan tayin ederlerdi.
 
 

    
“BARIŞA TOPLUCA SARILIN”
 
Allah c, hikmetinden sorulmayan tek zatı ecelli aladır. “o yaptığından sorulmaz, insanoğlu ise sorulur” (Enbiya-23)ilahi kelamıyla bunu bize kendisi bildirmiştir. İnsanların yaratıcısı onların Dünyaya geldikten sonra ne yapıp yapmayacaklarını elbette bilir. Onun Alim sıfatı vardır. O Âdemoğlunu kendisine kulluk etsin, tanısın diye yaratmıştır, yeryüzünde fesat çıkararak kan döksün diye değil.
Buna rağmen özgür bir iradeye de sahip olan insanoğlu bu iradesini olumsuzluklara da kullanmış ve yeryüzünde bozgun yapmıştır. Ama yaratıcısı ona mutlak barışın yolunu açarak kan dökülmesini kesinlikle yasaklamıştır. O zatı ecelli ala katında “bir suçsuz insanı öldürmek bütün insanlığı öldürmek gibidir.” (Maide-32)
Yeryüzünde barışı bombalayan ilk insanda son insanda Şeytanın izindedir;
Bakara 208. “Ey iman edenler! Hepiniz topluca barış ve güvenliğe (İslam’a) girin. Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır.”
İSLAM BARIŞI SAĞLAMAK İÇİN GELDİ

İslam dini Yeryüzünde barışı sağlamak için Allah  tarafından gönderilmiştir, zira Onu tebliğle görevli olan peygamberimize hitaben:
Enbiya:107. (Ey Muhammed!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.
şimdi düşünelim, Rahmetle savaş bağdaşır mı?

Arapça da Barış, Selam, silm ve selamet kelimeleriyle bir de Sulh kelimesiyle anlatılır, şimdi bu çerçeve de Kutsal kitabımızı bir dolaşalım;
Selam kelimesi ve türevleri kur'an da 133 yerde geçer. Bunlardan 42 tanesi Selam kelimesidir, bu da doğrudan barış ve esenlik demektir, ayrıca bilindiği gibi, selam tanıdığımız ve tanımadığımız herkese verilmesi gereken ve emredilen bir ibadettir.
Son yıllar da populer bir sanatçımızın şarkısının başında ve sonunda Arapça olarak okunan şu ayet mutlaka dikkatinizi çekmiştir:
Bakara:208. Ey iman edenler! Hepiniz topluca barış ve güvenliğe (İslam'a) girin. Şeytanın adımlarını izlemeyin. Çünkü o, size apaçık bir düşmandır. 
oriji,nalini merak edenler için:
يَاأَيُّهَا الَّذِينَ ءَامَنُوا ادْخُلُوا فِي السِّلْمِ كَافَّةً وَلَا تَتَّبِعُوا خُطُوَاتِ الشَّيْطَانِ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُبِينٌ

Bu konu da Rasülüllahın a.s. şu sözü hepsini tamamlayıcı ve açıklayıcıdır:
MÜSLÜMAN, İNSANLARIN ELİNDEN VE DİLİNDEN ZARAR GÖRMEDİĞİ KİŞİDİR.
Barış isteyene barışla karşılık vermemizi emreden ayet:
Enfal:61. Eğer onlar barışa yanaşırlarsa sen de ona yanaş ve Allah'a tevekkül et. Çünkü o hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

 İslam, barış halinde de savaş halinde de tanınan tanınmayan herkese selam vermeği yani “ben barıştan yanayım ya sen?” demek olan “selamün aleyküm” demeği emreder. (En’am-54)
Selam verenler hakkında ön yargıyla hareket ederek kötü düşünmek ve savaş sırsında bile olsa selam verene kötü davranmak evrenin yaratıcısı ve mükemmel bir düzenle sürdürücüsü tarafından kelamı kadiminde şöyle yasaklanmıştır;

Nisa:94. Ey iman edenler! Allah yolunda sefere çıktığınız zaman, gerekli araştırmayı yapın. Size selâm veren kimseye, dünya hayatının geçici menfaatine (ganimete) göz dikerek, "Sen mü'min değilsin" demeyin.  Allah cc katında pek çok ganimetler vardır. Daha önce siz de öyle idiniz de  size lütufta bulundu (Müslüman oldunuz). Onun için iyice araştırın. Çünkü  Allah yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır. 

İslami kaynakların hiçbirinde Savaşı başlatma emri yoktur, İslam Allahın hak dinine bir hakaret ya da bir zulüm olmadıkça devamlı, savunmayı emretmiştir.
 
İSLAM; AF VE HOŞGÖRÜYÜ ÖN PLAN DA TUTAR

Hep böyle deriz de bir türlü insanları yanlış saplantılarından alıkoyamıyoruz, İslam’ı, anlaşıldı ki tam anlayamıyor ve anlatamıyoruz. Şimdi af ve hoşgörü ile ilgili yüce kitabımızda kısa bir seyahate çıkalım;
Af=Bağışlama; kökenli kelime sayısı; 35
Safh=Hoşgörü; kökenli kelime sayısı, 8
Bu ayetlerden bazıları;
 Bakara:109. Kitap ehlinden birçoğu, hak kendilerine belirdikten sonra dahi, içlerindeki kıskançlıktan ötürü sizi, imanınızdan sonra küfre döndürmek isterler. Siz şimdilik, onlar hakkındaki emrini getirinceye kadar affedin, hoşgörün. Şüphesiz, gücü her şeye hakkıyla yetendir. 

Teğabün:14. Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olabilecekler vardır. Onlardan sakının. Ama affeder, hoş görüp vazgeçer ve bağışlarsanız şüphe yok ki  Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

Nur:22. İçinizden varlık ve servet sahibi kimseler yakınlarına, düşkünlere ve  yolunda hicret edenlere (kendi mallarından bir şey) vermeyeceklerine yemin etmesinler. Onlar affetsinler, vazgeçip iyi muamelede bulunsunlar. Allah'ın sizi bağışlamasını arzu etmez misiniz?  Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. 
Zuhruf:89. Şimdilik sen onları hoş gör ve "size selam olsun" de. Yakında bilecekler.
Maide:13. İşte, verdikleri sözlerini bozmaları sebebiyledir ki onları lanetledik, kalplerini de kaskatı kıldık. Kelimeleri yerlerinden kaydırarak (tahrif edip) değiştiriyorlar. Akıllarından çıkarmamaları istenen şeylerden önemli bir kısmını da unuttular. (Ey Muhammed!) İçlerinden pek azı hariç, onların daima bir hainliğini görüyorsun. Yine de sen onları affet ve aldırış etme. Çünkü Allah iyilik yapanları sever.
Ali ımran:9. Allah'ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah'tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah'a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah  tevekkül edenleri sever.

A'raf:199. “Sen af yolunu tut, iyiliği emret, cahillerden yüz çevir. “

Bu ayetlerden en İlginci de Bakara suresi 119 da geçen soru ki; “sana insanlara ne verelim diye sorarlar, de ki af verin”
Malın olmayabilir, varlıklı olmayabilirsin ama insanlara verecek bir şeyin mutlaka vardır; güler yüz, hoşgörü, görmezden geliverme, kusurları örtme ve bağışlama gibi.
 

This website was created for free with Own-Free-Website.com. Would you also like to have your own website?
Sign up for free