![]() |
||||
Forum için Hazırlık/ Stadthotel Freiburg
Stadthotel Freiburg adlı Otelde Akşam bir toplantı da buluşmaya karar vererek ayrılmışlardı. Ancak gündüzleyin Hans İle Hasan bir araya gelerek; bu ilk çoklu Forumu nasıl organize edeceklerini görüşürler. Hans; Hasan! Forumda, iki büyük Dinin birer temsilcisi olarak bulunuyoruz bu bakımdan görüşlerimizin birbiriyle uyuşması için asla zorlama olmamalı. Hasan; Bizim Dinimizde ‘Zorlamanın olmadığını’ Bilirsin,ancak bu Forumda böyle bir şeyin de olması düşünülemez, zira ; Forum karşılıklı herkesin görüşlerini paylaşması demek, katılıp katılmamak kişinin en doğal hakkıdır. Hans; peki, bizim birkaç Yahudi arkadaşımız var onlarda katılmak istiyor sizce nasıl olur Hasan? Hasan; Benim bu akşam ki tasarladığım konular arasında Dinin asıl amacı nedir? diye bir madde.. Hatta ben ağırlığı bu konuya hasretmeyi düşünüyorum Hans! Hans; Bunun özel bir nedeni var mı? Hasan; evet, bu günlerde İsrail Devletinin Gazze’ye yaptıklarını izliyoruz, tüm Dünya izliyor evet izliyor; binlerce masumun nasıl can verişini, Kollarının Ayaklarının kırılışını Çocuk ve kadınların ayaklar altında sürünüşünü bir kentin hatta bir Halkın nasıl yok edilişini, alt yapısıyla üst yapısıyla silahların deneme tahtası edilmesini izliyor; evet Müslüman’ıyla, Yahudi’siyle, Hıristiyan’ıyla, Dinlisiyle Dinsiziyle izliyor. Hal bu ki; BM ne ümitlerle kurulmuştu, artık bir halk üç hafta en modern silahlarla soykırıma uğruyor ama BM bunu önleyemiyor karar alsa bile uygulayamıyor. 7 000 000 (yedi milyon) nüfuslu İsrail, 7 000 000 000 (yedi milyar) nüfuslu Dünyaya kafa tutuyor. Ancak, Müslüman halklar dışında milyarı aşkın nüfuslu ülkeler ve Dünyayı değiştirecek Nüfuzlu ülkeler de dahil hiçbir gür ses duyulmuyor. Hans; Hasan sence Dünya bir Dinler arası savaşın eşiğinde mi? Hasan; eğer Dünyanın Akil kişileri tedbir almazlarsa evet!!! Neyse Hans konuyu uzatmayalım, sayısı kaç bu akşam ki forum katılımcılarının belli mi? Hans; evet bizimle beraber 8 kişi, bunlardan üçü Yahudi arkadaşlardan; Benjamin, Yisahar İshak , üçü benim daha önce size tanıttığım sınıf arkadaşları. Hasan;eğer müsade ederseniz bende Hollanda İslam Üniversitesinden iki arkadaş çağıracağım; Ebubekir ve Abdulvahid Stadthotel Freiburg Otelde akşam saat 10 da toplanmak üzere ayrıldılar Stadthotel Freiburg’ta akşam saatleri heyecanlı anlar.. Kanları hareketli, doyuma ulaşmaya çalışan 10 tane genç, Kentin müstesna bir Salon’unda mütevazi bir Forum oluşturarak ilginç buldukları konularda söyleşmeye hazırlanıyorlar. Aralarından bir Moderatör seçerek bir an önce Masalarına oturmak istiyorlar..üç mini gurup aralarından birer Moderatör önererek giriyorlar konuya, oylamadan başka çare olmadığını anladıklarında Hasan’ın önerisi ön plana çıkıyor; Hollanda dan Abdulvahid, zira o İslam’a sonradan giren, Mukaddes kitabı ve Hristiyanlığı da iyi bilen bir kişi.. Stadthotel Freiburg’ta oluşturulan Forumun Moderatör ve üyeleri şöyle sıralanıyor; 1-Mod. Abdulvahid 2-Hans 3-Hasan 4- Benjamin 5- Yisahar 6-İshak 7-Mariya 8-Josef 9-Yuannes 10-Ebubekir Akşam saat Sekizde herkes Masasında ki yerini alıyor. Abdulvahid; hepiniz hoş geldiniz arkadaşlar! İshak; Moderatörümüz’ün Müslüman olması haksız söz verimine neden olmamalı. Abdulvahid; İshak’a teşekkür ederim . Adalet her şeyi yerine koymak, ait olduğu mer’cie teslim etmektir, sözleri eşit dağıtmak ve cevab haklarına riayet etmek te bir adalettir.Allah cc, biz Müslümanlara adaleti nasıl emrediyor En’am Suresinde ki ayete bir bakalım; 152. Rüşd çağına erişinceye kadar, yetimin malına, sadece en iyi tutumla yaklaşın; ölçü ve tartıyı adaletle yapın. Biz herkese ancak gücünün yettiği kadarını yükleriz. Söz söylediğiniz zaman, yakınlarınız dahi olsa adaletli olun, Allah'a verdiğiniz sözü tutun. İşte Allah size, iyice düşünesiniz diye bunları emretti. Evet; ‘…Söz söylediğiniz zaman, yakınlarınız dahi olsa adaletli olun…’ Eğer biz burada buna uymassak Dinimiz adına başka hiçbir şey demeye hakkımız yoktur. Mariya; Ben bir Hıristiyan olarak düşünüyorum; İsa Mesih geldikten sonra yeni bir Dine gerek var mıydı? İslam olgusunu bir türlü kafamda yerleştiremiyorum, yoksa bu Din Dünyevi bazı menfaatler için mi geldi? Ya da şöyle söyleyeyim; Araplar arasından çıkan bir Lider’in yaptığı toplumsal bir halk hareketi mi? Yisahar; Mariya! İslam hakkında ki düşüncene katılıyorum, zira; Allah’ın seçkin Halkı olan Yahudilerden başka bir Milletten Peygamber gelemez, nitekim son Peygamber Mesih’te bir Yahudi’dir. Ebubekir; Mariya! Ben Türkiye de doğdum, Anamın adı Meryem, Babamın Adı da Isadır. Bir Dine ihtiyaç olup olmadığına o dinin sahibi olan Allah karar verir. İslam Dinini insanlara Tebliğ eden Hz Muhammed Mustafa a.s., kendisine gelerek; gel bu davadan vazgeçte seni Kralımız, Başkanımız, Liderimiz yapalım diyen Mekke eşrafına; hayır! Vallahi sağ omzuma Güneşi, Sol omzuma Ayı koysanız Ben yine Bu Tebliğden vazgeçmem, diyerek bu İlahi vazifeyi tamamlamaktan başka bir gayesinin olmadığını belitmiştir. Eğer Dünyevi bir maksadı olsaydı bu teklifi reddeder miydi? Toplumsal bir Halk hareketi olayı ise tam anlamıyla bir safsatadan ibarettir, zira; Peygamberimiz Hz Muhammed a.s., Doğmadan önce Babasını, Altı yaşında Anasını kaybetmiş bir Öksüz ve Yetimdir, kesinlikle okuma yazma bile bilmemektedir, Kendisine ilk Vahy olunan İkra/Oku Suresi inmeye başlayınca Ruhulkudüs’e/Cebraile defalarca neyi okuyayım, ben okuma bilmem ki diye cevab vermiştir. Öyle bir hareket olsaydı en azından o zamanın iki büyük İmparatorluğu olan Perslere ve Bizanslara karşı bir söylemi olurdu. Mariya; Annenizin adının Meryem, Babanızın adının İsa olduğunu söylemiştiniz, onları neden anma ihtiyacı duydunuz? Ebubekir; Kişi bilmediğinin düşmanıdır derler, siz eğer İslam’ı, Onun Peygamberini ve Onun Kutsal kitabını tanımış olsaydınız şimdi sizinle aynı İmana sahip olurduk ama öğrenmek için zamanımız hala çok..şimdi gelelim o adlara..Kur’anda Meryem suresi vardır, orada hz Meryem’den ayrıntılı olarak bahsedilir, Bakire olarak Mesih’e hamile kalışı, Namusunu koruyuşu, Kavminin evlenmeden hamile kalışına tepkilerine verdiği cevapları, büyük bir Azize oluşu vb. hatta Meryem Anamızın annesinin Doğmadan önce Allah’a Yalvarışı anlatılır ki; Karnındakinin Oğlan olduğunu düşünerek Mabed’e adamak ister, bu konu da ki ilginç ayetler şunlardır; Ali ımran Suaresi; 35. İmrân'ın karısı şöyle demişti: "Rabbim! Karnımdakini azatlı bir kul olarak sırf sana adadım. Adağımı kabul buyur. Şüphesiz (niyazımı hakkıyla işiten ve (niyetimi) bilen sensin." 36. Onu doğurunca, Allah, ne doğurduğunu bilip dururken: Rabbim! Ben onu kız doğurdum. Oysa erkek, kız gibi değildir. Ona Meryem adını verdim. Kovulmuş şeytana karşı onu ve soyunu senin korumanı diliyorum, dedi. 37. Rabbi Meryem'e hüsnü kabul gösterdi; onu güzel bir bitki gibi yetiştirdi. Zekeriyya yı da onun bakımı ile görevlendirdi. Zekeriyya, onun yanına, mâbede her girişinde orada bir rızık bulur ve "Ey Meryem, bu sana nereden geliyor?" der; o da: Bu, Allah tarafındandır. Allah, dilediğine sayısız rızık verir, derdi. Kutsal Kitabımız Kur’anı kerimin Dokuz ayetinde Mesih anlatılmaktadır, işte onlardan birisi; Al-i İmran (45) Hani melekler şöyle demişti: "Ey Meryem! Allah seni kendi tarafından bir kelime ile müjdeliyor ki, adı Meryemoğlu İsa mesih'dir. Dünyada da, ahirette de itibarlı ve Allah'a çok yakın olanlardandır." Hz İsa a.s.ise Kur’anın tam 25 ayetinde anlatılmaktadır, işte onlardan Bakara suresinde geçen birisi; 87. Andolsun biz Musa'ya Kitab'ı verdik. Ondan sonra ardarda peygamberler gönderdik. Meryem oğlu İsa'ya da mucizeler verdik. Ve onu, Rûhu'l-Kudüs (Cebrail) ile destekledik. (Ne var ki) gönlünüzün arzulamadığı şeyleri söyleyen bir elçi geldikçe ona karşı büyüklük tasladınız. (Size gelen) peygamberlerden bir kısmını yalanladınız, bir kısmını da öldürdünüz. Yisahar Forumdaşımızın sözlerine ne denir arkadaşlar? Allah cc, neden bir Halkı seçsin ki onun seçebileceği tek Halk, ona en iyi şekilde tapınanlar değimli dir? Ondan en fazla korkanlar olmaz mı? Hz Musa zamanında Yeryüzünde en Faziletli Allahtan korkan toplum Yahudilerdi ve başka imanlı toplulukta yoktu ama ne zaman ki peygamberlerin öğretilerine ters düştüler bu fazilet onlardan alındı; neden Peygamberleri öldürenler bizden değil diye ayırım yapanlar üstün olsun ki. Ayrıca Peygamberler Ağırlıklı olarak ortadoğudan olmak üzere bir çok Coğrafya da ve Millette görevlendirilmişlerdir. Mesela; Salih, Hüd, Şuayb vb Araplardan olan eski peygamberlerde vardır. Bütün bunlara rağmen Allah katında hiçbir ırkın diğerine, hiçbir Milletin ötekine, hiçbir Halkın Başka halklara bir üstünlüğü olamaz, bu konu da İnsanlığın Evrensel Beyannamesi olarak Kuran’ı kerim 1400 küsur yıl evvel Şu İlahi Maddeyi koymuştur; Hucurat Suresi; 13. Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır. 1.bölümün sonu İslam Tüm Peygamberlerin ve Kitapların anlattığı tek Dinin adıdır Abdulvahid; arkadaşlar! Bu gün Dünya üzerinde ki tek Allaha inanmayı öğreten ilahi kaynaklı Dinlerin mensupları olarak burada bulunuyoruz, ama bu tek Allaha inanmayı yani Tevhidi öğreten Dinin adı insanlık tarihi boyunca hep aynıdır o da islamdır. Yani şunu demek isterim ki, hz Ademden hz Muhammede kadar tüm Peygamberler İslam dinini getirdiler ve onu tebliğ ettiler kendilerine inananlara Müslüman İnanmayanlara Kafir dediler. Bu konuda ki Kur’an ayetlerinden bazı örnekler vermek istiyorum. Ali ımran s.; 83. Göklerde ve yerdekiler, ister istemez O'na teslim olduğu halde onlar (ehl-i kitap), Allah'ın dininden başkasını mı arıyorlar? Halbuki O'na döndürüleceklerdir. Bu ayette tüm evrende herkesin dininin İslam olduğu/olması gerektiği buna rağmen Daha önce kendilerine Kitap verilenlerin başka Din aradıkları anlatılmaktadır. Cin s.; 14. İçimizde, (Allah'a) teslimiyet gösterenler de var, hak yoldan sapanlar da var. Teslimiyet gösteren kimseler, doğru yolu arayanlardır. Cinlerin bile Ya Kafir Ya da Müslüman oldukları burada anlatılarak Teslimiyet/İslama girmek tek doğru seçenek olarak Cinler tarafından da algılanmaktadır. Bakara s. ; 128. Ey Rabbimiz! Bizi sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de Müslüman bir ümmet çıkar, bize ibadet usullerimizi göster, tevbemizi kabul et; zira, tevbeleri çokça kabul eden, çok merhametli olan ancak sensin. 130. İbrahim'in dininden kendini bilmezlerden başka kim yüz çevirir? Andolsun ki, biz onu dünyada (elçi) seçtik, şüphesiz o ahirette de iyilerdendir. 131. Çünkü Rabbi ona: Müslüman ol, demiş, o da: Alemlerin Rabbine boyun eğdim, demişti. 132. Bunu İbrahim de kendi oğullarına vasiyet etti, Yakub da: Oğullarım! Allah sizin için bu dini (İslâm'ı) seçti. O halde sadece müslümanlar olarak ölünüz (dedi). Evet bu ayetlerde çok net görülüyor ki hz İbrahim, hz Yakup Müslüman idiler ve evladlarına da Müslüman olmalarını ve Müslüman olarak ölmelerini yani Dinlerini bırakmamalarını her zaman vasiyet etmişlerdir. Neml s. ; 42. Melike gelince: Senin tahtın da böyle mi? dendi. O şöyle cevap verdi: Tıpkı o! (Süleyman şöyle dedi): Bize daha önce (Allah'tan) bilgi verilmiş ve biz müslüman olmuştuk. 43. Onu, Allah'tan başka taptığı şeyler (o zamana kadar tevhid dinine girmekten) alıkoymuştu. Çünkü kendisi inkârcı bir kavimdendi. 44. Ona: Köşke gir! dendi. Melike onu görünce derin bir su sandı ve eteğini yukarı çekti. Süleyman: Bu, billûrdan yapılmış, şeffaf bir zemindir, dedi. Melike de di ki: Rabbim! Ben gerçekten kendime yazık etmişim. Süleymanla beraber âlemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum. Burada da hz Süleyman a.s.ın, Seba kıraliçesini İslama çağırışı anlatılır ve onunda her şeyiyle İslama girerek Müslüman olduk demesi hikaye edilmektedir. Nahl s.; 81. Allah, yarattıklarından sizin için gölgeler yaptı. Dağlarda da sizin için barınaklar yarattı. Sizi sıcaktan koruyacak elbiseler ve savaşta sizi koruyacak zırhlar yarattı. İşte böylece Allah, müslüman olmanız için üzerinize nimetini tamamlıyor. Bu ayetinde Allah cc, insanlara hazırladığı Dünyayı onların Müslüman yani tek Allaha inananarak ona ibadet edenlerden olmaları için hazırladığını anlatıyor. Aliımran s.; 67. İbrahim, ne yahudi, ne de hıristiyan idi; fakat o, Allah'ı bir tanıyan dosdoğru bir müslüman idi; müşriklerden de değildi. Evet bu gün yer yüzünde bulunan tüm Tevhid ehlinin ilk atası ve büyük Peygamberi olan hz İbrahim hakkında ki bu ayet gayet açık olarak olayı anlatıyor. Yusuf s.; 101. "Ey Rabbim! Mülkten bana (nasibimi) verdin ve bana (rüyada görülen) olayların yorumunu da öğrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Sen dünyada da ahirette de benim sahibimsin. Beni müslüman olarak öldür ve beni sâlihler arasına kat!" 102. İşte bu (Yusuf kıssası) gayb haberlerindendir. Onu sana vahyediyoruz. Onlar hile yaparak işlerine karar verdikleri zaman sen onların yanında değildin (ki bunları bilesin). 103. Sen ne kadar üstüne düşsen de insanların çoğu iman edecek değillerdir. Yusuf a.s. ın kıssası aynen Tevratta ki gibi anlatıldıktan sonra onun yaptığı duaya dikkatle bakalım, tek istediği Müslüman olarak ölmek, zira o yüce peygamber biliyor ki Allahın katında İslam’dan başka Din yoktur ve tüm Elçilerin tebliğ ettikleri tek Din vardır o da İslamdır. Yunus s.; 90. Biz, İsrailoğullarını denizden geçirdik. Ama Firavun ve askerleri zulmetmek ve saldırmak üzere onları takip etti. Nihayet (denizde) boğulma haline gelince, (Firavun:) "Gerçekten, İsrailoğullarının inandığı Tanrı'dan başka tanrı olmadığına ben de iman ettim. Ben de müslümanlardanım!" dedi. 84. Musa dedi ki: Ey kavmim! Eğer Allah'a inandıysanız ve Müslüman olduysanız sadece O'na güvenip dayanın. Bu ayetlerden önce Musa a.s. ın kıssası büyük bölümü aynen Tevratta ki anlatımı tutan bir şekilde anlatıldıktan sonra Firavunun ‘Müslüman oldum’ sözü geliyor, tabi burası Tevratta yok, anlaşılıyor ki açıkça hz Musa da kavmine Müslüman diyordu ve Dini de İslam idi. Maide s.; 110. Allah o zaman şöyle diyecek: "Ey Meryem oğlu İsa! Sana ve annene (verdiğim) nimetimi hatırla! Hani seni mukaddes ruh (Cebrail) ile desteklemiştim; (bu sayede) sen beşikte iken de yetişkin çağında da insanlarla konuşuyordun. Sana kitabı (okuyup yazmayı), hikmeti, Tevrat ve İncil'i öğretmiştim. Benim iznimle çamurdan, kuş şeklinde bir şey yapıyordun da ona üflüyordun, hemen benim iznimle o bir kuş oluyordu. Yine benim iznimle anadan doğma körü ve alacalıyı iyileştiriyordun. Ölüleri benim iznimle (hayata) çıkarıyordun. Hani İsrailoğullarını (seni öldürmekten) engellemiştim; kendilerine apaçık deliller (mucizeler) getirdiğin zaman içlerinden inkâr edenler, "Bu, apaçık bir sihirden başka bir şey değildir" demişlerdi. 111. Hani havârîlere, "Bana ve peygamberime iman edin" diye ilham etmiştim. Onlar (da), "İman ettik, bizim Allah'a teslim olmuş kimseler (müslümanlar) olduğumuza sen de şahit ol" demişlerdi. Bu iki ayetten önce de bir çok ayet bizlere hz İsayı, Annesi hz Meryemi ve Havarileri anlatmaktadır. Bu iki ayette ise Alla cc, ahrette Mahşer kurulunca hem hz İsa a.s.dan hem de Havarilerinden bu cümleleri nakletmekte ve hz isa’nın öğretisinin de tüm Peygamberler gibi Tek Allaha ibadet ve onun tek dini olan İslamı tebliğ etmek olduğunu açıklamaktadır. Ahkaf s.; 15. Biz insana, ana-babasına iyilik etmesini tavsiye ettik. Annesi onu zahmetle taşıdı ve zahmetle doğurdu. Taşınması ile sütten kesilmesi, otuz ay sürer. Nihayet insan, güçlü çağına erip kırk yaşına varınca der ki: Rabbim! Bana ve ana-babama verdiğin nimete şükretmemi ve razı olacağın yararlı iş yapmamı temin et. Benim için de zürriyetim için de iyiliği devam ettir. Ben sana döndüm. Ve elbette ki ben müslümanlardanım. Burada insan fıtratının İslam olduğu anlatılmaktadır. İslam Allahın tüm insanlara açtığı bir Cennet kapısıdır bu peygamber şu peygamber diye bir ayırım asla olamaz, hepsinin bildirdiği İman esasları aynıdır ve adı da İslamdır. Araf s.; 123. Firavun dedi ki: "Ben size izin vermeden ona iman mı ettiniz? Bu, hiç şüphesiz şehirde, halkını oradan çıkarmak için kurduğunuz bir tuzaktır. Ama yakında (başınıza gelecekleri) göreceksiniz! 124. Mutlaka ellerinizi ve ayaklarınızı çaprazlama keseceğim, sonra da hepinizi asacağım!" 125. Onlar da : ''Biz zaten Rabbimize döneceğiz".dediler. 126. Sen sadece Rabbimizin âyetleri bize geldiğinde onlara inandığımız için bizden intikam alıyorsun. Ey Rabbimiz! Bize bol bol sabır ver, müslüman olarak canımızı al, dediler. Bu araf suresinde ki dört ayet İsrail oğullarına Firavunun yaptığı zulümlerden bir kesiti aktarırken hz Mısaya iman eden Müslümanların sözleri göz kamaştırıcı bir biçimde parlamaktadır; ‘Ey Rabbimiz! Bize bol bol sabır ver, müslüman olarak canımızı al, dediler.’ Benjamin; Türklerin deyimiyle, maşallah siz tüm peygamberleri Müslüman yaptınız, Musayı, İsrailoğullarını, Yusufu, Yakubu ,İbrahimi daha niceleri bu nasıl Din oldu ya? Halbuki Yehova İsrailoğullarını seçti ve tüm peygamberleri onlardan çıkardı, Yahudileri de seçkin bir Halk yaptı, onlara Dünyanın en iyi Topraklarını vaat etti, diğer tüm Milletleri onlara köle yaptı. Hasan; Benjamin kardeşim benim bir kardeşim vardı küçük yaşta öldü aklım ermiyor ama üç yaşında vefat etmiş, adı neydi biliyor musun? Bünyamin idi yani senin adının aynısı, bizim Kitap’larımıza göre Hz Yusuf’un küçük kardeşinin adı da Bünyamin’dir. Evet sizin inancınızda YEHOVA Allahın bir adı olabilir, onun zaten yüzlerce adı vardır. Yehova Bizim kültürümüzde ki YA HU ya benziyor yani ey Allah’ım anlamına geliyor. Allah neden tüm peygamberleri bir ırktan çıkarsın o zaman o ırk Dünyanın en sapkın toplumu olduğu anlamı da çıkar ortaya, zaten peygamberler toplumlata doğruyu göstermeye geldiğine göre demek ki o toplum Allaha en fazla nankörlük eden bir toplum ve Kavim olmuş olmaz mı? Böyle bir Mantıkla yola çıkmağı bile ben doğru bulamam, ama hz Musaya Firavun’un korkusuna rağmen iman eden bir topluluk Allah tarafından o zamanın Müslümanları olarak yeryüzünün en faziletli topluluğu olur, tabi imanlarını sürdürdükleri müddetçe. Nitekim Kur’an-ı kerimin Bakara Suresinin aynı meal de ki iki ayetinde İsrailoğullarının (o zaman ki iman etmeyen tüm halklara karşı, kendileri iman etmiş olduklarından dolayı) üstün kılındıkları vurgusu yapılmıştır. İşte o ayetler; 122 ve 47. Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimetimi ve sizi (bir zamanlar) cümle âleme üstün kıldığımı hatırlayın. Değerli Benjamin kardeşim İlahi vahyin doğruluğunu bu ayeti görünce en iyi senin tasdik etmen lazım değil mi? Eğer hz Muhammed Mustafa a.s., kafasından bir şey ekleseydi bu ayeti kormuydu sence iyi dişin bakalım? Daha açıkçası Allahın peygamberlerine ve onların getirdiklerine kayıtsız ve şartsız iman eden insanlar her zaman için Dünyanın en faziletli insanlarıdır. Allah cc, hiçbir halkı diğer bir halkın kölesi yapmaz, Allahımız taala hz, Tevratta da görürsünüzdür bizler Kur’an da da görüyoruz ki Köleliği kaldırmak için Yasalar koymuştur. Ve bu yasalar çerçevesinde diyebiliriz ki, Kölelik Dünyadan kalkmıştır. ‘Dünyanın en iyi topraklarını İsrailoğullarına vadetti’ cümlesi de aynen yukarıda ki gibidir, Allah cc, buyuruyor ki; Araf s.; 129. Onlar da, sen bize (peygamber olarak) gelmeden önce de geldikten sonra da bize işkence edildi, dediler. (Musa), "Umulur ki Rabbiniz düşmanınızı helâk eder ve onların yerine sizi yer yüzüne hakim kılar da nasıl hareket edeceğinize bakar" dedi. 137. Hor görülüp ezilmekte olan o kavmi (yahudileri) de, içini bereketle doldurduğumuz yerin doğu taraflarına ve batı taraflarına mirasçı kıldık. Sabırlarına karşılık Rabbinin İsrailoğullarına verdiği güzel söz yerine geldi. Firavun ve kavminin yapmakta olduklarını ve yetiştirdikleri bahçeleri helâk ettik. Evet görüldüğü ve okuduğumuz gibi zamanın peygamberi hz Musa’ya iman eden Yahudilere Dünyanın en iyi yerleri miras bırakılıyor ve deneniyorlar, doğruluktan saptıkları anda da ellerinden alınarak hak yolda kalanlara veriliyor. Nitekim Allah taala cc, bunu da şu ayetiyle YASALAŞTIRYOR VE Sünnetine koyuyor; Enbiya s.; 105. Andolsun Zikir'den sonra Zebur'da da: "Yeryüzüne iyi kullarım vâris olacaktır" diye yazmıştık. Yeryüzü iyi kulların varis olacağı bir meydandır. Bu iyi kul olmanın evsafı da bellidir; Tüm Peygamberlerin kendilerine ve getirdiklerine iman ederek onaylamak. 2.bölümün sonu Daima Son Emir geçerlidir! İsak; ya Hasan! Biz ne kadar cahilmişiz(!) ya demek Yakup, İbrahim, Musa.. hepsi Müslümandı? O zaman bizim Tevrata ne olacak Talmud’a ne olacak Kabala’ya ne olacak söylermisiniz? Hasan; bizim hepimizin inancı tek Allah değil mi? O kadiri mutlak değil mi? Tüm Peygamberleri gönderen o değil mi? Hatta Kur’an da anlatılan, Tevrat ta serdedilen bütün Peygamberlerin ana mekanı insanlığında ana mekanı olan Ortadoğu değil mi? Hz İbrahim hem İsmailin hem İshakın babası değil mi? Kimi seçeceğine o karar verir, Dünyanın diğer Milletlerinde de bir çok Peygamberler gelmiştir mesela eski Dünya da yaşayan Türklere, Hind’lere, Çinlere Japonlara da bir çok Peygamber gelmiştir ama Biz onları bilemiyoruz zira Kutsal kitaplarımızda adları anılmıyor. Ama şunu biliyoruz ki en az 124 bin Peygamber gelmiştir. Ve hepsi de tek inancı tebliğ etmişlerdir. Bu inanca İman denir ve bu iman asla Amentüsünde bir değişime uğramadan Hz Muhammed a.s.ın tebliğinde de aynı kalmıştır. Zaman ve zemine göre değişen işler ise her peygamber devrinde farklılık göstermiştir. Bu da Tabiatın, Coğrafyanın, İklimlerin, İnsanların yapısından kaynaklanmaktadır. Buna bir örnek verelim; HZ Musa ümmetine üç vakit namaz farz iken Hz Muhammed ümmetine beş vakit farzdır, Hz Musa Ümmetinde Kurbanlar yakılırken Hz Muhammed a.s. ümmetinde yiyerek değerlendirilmektedir. İslam’dan önce ki tüm dinlerin adının İslam olması ve tüm inananlara da Müslüman denmesini biraz daha açalım isterseniz; yukarıda ki konuyla alakalı ayetlere bakarsak İslam kelimesinin Allaha teslim olmak, Müslim Kelimesinin de Allahın elçilerine ve emirlerine boyun eğen demek olduğunu anlarız. İslam Kelimesinin Allahın emirlerine Teslim olmak anlamında kullanılmasına birkaç ayet örneği daha vermek isterim; Nisa; 65. Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam manasıyla kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar. Ahzab; 56. Allah ve melekleri, Peygamber'e çok salevât getirirler. Ey müminler! Siz de ona salevât getirin ve tam bir teslimiyetle selam verin. Bakara; 112. Bilâkis, kim muhsin olarak yüzünü Allah'a döndürürse (Allah'a hakkıyla kulluk ederse) onun ecri Rabbi katındadır. Öyleleri için ne bir korku vardır, ne de üzüntü çekerler. Aliımran; 84. De ki: Biz, Allah a, bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Ya'kub ve Ya'kub oğullarına indirilenlere, Musa, İsa ve (diğer) peygamberlere Rableri tarafından verilenlere iman ettik. Onları birbirinden ayırdetmeyiz. Biz ancak O'na teslim oluruz. En’am; 14. De ki: Gökleri ve yeri yoktan var eden, yedirdiği halde yedirilmeyen Allah'tan başkasını mı dost edineceğim! De ki: Bana müslüman olanların ilki olmam emredildi ve sakın müşriklerden olma! (denildi). Buna benzer yüzlerce ayet vardır hepsinin kökü SELEME den gelmektedir; mesela; Selam; karşıdakine benden sana zarar gelmez anlamında islamın bir sünnetidir. Silm; Barış ve esenlik demektir. İslam Allaha ve onun emirlerine teslim olmak demektir. Müslüman; Peygamberlerin Allahtan vahy yoluyla aldıklarına kayıtsız ve şartsız teslim olan insan demektir. İsak; Hasan! Bizim Tevratın Tefsiri Talmud’dan aldığımız öğretiler bize yeter, bunlar madde madde şunlardır. 1-Yahudi olmayanları zaman zaman imha ediniz. 2-Yahudi olmayanların malı canı helaldir. 3-Yehova Yahudilere diğer Milletleri sömürme hakkı verdi. Diğer tüm Milletler Yahudilerin kölesidir. 4-Yahudiler Meleklerden üstündür, Yahudi’ye bir tokat’ın bile cezası Ölümdür. 5-Yahudi olmayanlar insan sayılmazlar, Dünyada ki bereketin sebebi Yahudilerdir. Ebubekir; Josef sen daha doğrusu Yahudiler bu görüşlere tamamen katılıyor mu? İsak; elbette, bu bizim Manifestomuzdur, ayrıca Yehova’nın bize yaptığı bir ayrıcalıktır. Ebubekir; böyle bir Mantıkla hiçbir yere varılamaz, bu tamamen Batılıların RACEST RELGİON dedikleri şeydir yani IRKÇI DİN algılaması. Böyle bir algılama Din kelimesiyle açıklanamaz, benim daha acayip bulduğum bir nokta da Hristiyan Ruhbanlığının Tevratı yani Eski ahidi Mukaddes Kitaba birinci bölüm yapmalarıdır. Buradan şunu da anlayamıyorum bu günkü Hristiyan Dünya da bu Manisefto’ya katılıyor mu? Mariya; burada anlaşılamayacak bir şey yok sanırım, İsa Mesih te zaten Musevilerden çıkmıştır ve kendisine Kutsal ruh girmeden önce Tevrat’tan vaaz eden bir Vaiz idi. Yani İncil Tevrat’ın bir devamıdır. Sonra ki zamanlarda da ikisi birden Mukaddes Kitap olarak Eski Ve Yeni Ahit adıyla tek kitapta basılmıştır. Ancak İsak arkadaşın dediği ve Talmuddan zorlama yorumlarla elde edilen Yahudi Manifestosuna tam anlamıyla Hristiyanların katıldığını söyleyemem. İkinci Vatikan Konsili Katolik Kilisesi’nin Ekümenik Konsillerindendir. 1962’de Papa XXIII Jean tarafından açılan konsil, 1965’de Papa VI. Paul tarafından sonlandırılmıştır. İşte Bu Konsilde Alınan kararlar arasında Müslümanlarında Tek Allaha inanan , Kurtuluşa erecek insanlar olduğu vurgulanmış ve Hristiyanlar arasında hala süren büyük tartışmalara neden olmuştur. Ben şahsen bu Konsil Kararlarını yerinde buluyorum ve Müslümanlarında İhlaslı imanlılar olduklarını düşünüyorum. İsrail’de yayınlanan TV 10’un 18 Şubatta/09 "The Tonight Show" programında Hz. İsa ve Hz. Meryem hakkında yaptığı espriler, tüm Hristiyanlarca lanetlenmiş ve Bu Yayın derhal kestirilmiştir. Bu ve buna benzer bir çok yanlış, tarih boyunca Yahudilerce yapılmaktadır ve hiçbir Din Mensubu tarafından onaylanmamaktadır. Hasan; Dünya var olalı beri toplumsal yaşamak var olmuştur, bütün canlılar Koloniler halinde yaşarlar ve dayanışılar, insan ise bu konuda en gelişmiş bir varlıktır ve o da toplumsal hayata önem veren bir varlıktır. İnsanın diğer varlıklardan üstünlüğünü Kur’anı kerim şöyle özetliyor; İsra; 70. Biz, hakikaten insanoğlunu şan ve şeref sahibi kıldık. Onları, (çeşitli nakil vasıtaları ile) karada ve denizde taşıdık; kendilerine güzel güzel rızıklar verdik; yine onları, yarattıklarımızın birçoğundan cidden üstün kıldık. Bu ayet İnsanlığın ayırımsız olarak diğer bütün varlıklardan üstün yaratıldığının ilahi bir kanıtıdır. İnsanlarında kendi içinde bir farkı ve üstünlüğü vardır ve o da ancak Allaha olan yakınlıkla alakalıdır, aşağıda ki ayette bu çok açık bir biçim de özetlenmektedir; Hucurat; 13. Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O'ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır. Evet arkadaşlar şimdi İnsan olarak başımızı iki elimizin arasına alarak ciddi olarak bir düşünelim; Kadir Mutlak Allah cc hz nin insanları kendisine yapılan kulluğun derecesi dışında birbirine bir üstünlük tanır mı? Hele insanları birbirine köle yapar mı? Bir peygamberine; sana bir tokat atanı öldür, diğer bir peygamberine; sağ yanağına biri Tokat atarsa sol yanağını da uzat, diyerek bir birine çok uzak iki Ayet indirir mi? Arkadaşlar İnsanlık Tarihine iyi bakalım, Dinler Tarihini iyi inceleyelim, göreceğiz ki her şey bir değişim ve gelişim içindedir ve son peygambere kadar bu sürmüştür. Tabi burada Dini gelişimden söz ediyoruz Teknolojik gelişim hala devam ediyor ve edecektir. Dinin Teknolojiyle bir zıddiyeti zaten söz konusu değildir hatta İlmen ve fennen araştırıp gelişmek te Dinin doğrudan emridir. Son PEYGAMBER HZ Muhammed Mustafa s.a.v, Allahın kendisine 23 yılda vahyettiği Kur’anla önceki Peygamberlere vahy olan tüm iman esaslarını koruyup onların muhtevasında bulunan ve insanlık şerefini hedef alan Kanunları içine alarak Muasır insanın tüm maddi ve manevi ihtiyaçlarına cevap veren bir Din Tebliğ etmiştir. Öyle ki Bu ilahi son mesaj sayesinde insanlık 10 Aralık 1948 de ancak ‘insan hakları evrensel beyannamesini ‘ yayınlayabilmiştir. Kur’an; Tevrat’ın da İncil’in de Tamamlayıcısı, Doğrulayıcısı ve Beşeri ilavelerini Kaldıran son Vahidir. Hasan; arkadaşlar Hıristiyanlara buradan bir sorum olacak; Tevrat’ın Levililer Kısmının 11. babında; ‘Domuzu yemeyiniz, Çünkü çatal ve yarık Tırnaklıdır. Fakat geviş getirmez, o size murdardır, onların etinden yemeyeceksiniz ve leşlerine dokunmayacaksınız, onlar size murdardır.’ Buyruluyor, hal bu ki şimdi Tevrat yani eski Ahit Mukaddes kitapla beraber olmasına rağmen hiçbir Hıristiyan buna uymuyor, buna İsevi arkadaşlardan bir cevap almak istiyorum. Hans; İsa Mesih, Matta 5;17 de; ben Kutsal yasayı ve peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmaya değil tamamlamaya geldim, diyor ama bu Domuz olayını bende anlayamadım bildiğim kadarıyla Hıristiyan babaları İncilin Korintoslular bölümünde ki 10. bab 25, 26 .sözlere dayanarak Domuzu yiyorlar ve yediriyorlar; 25;Kasaplarda satılan her eti vicdan sorunu yapmadan sorgusuz sualsiz yiyin, 26; çünkü yeryüzünde ki her şey Rabbindir. Hasan; ben bir imanlı olarak neden İsa mesih’in ‘Tamamlamaya geldim’dediği Kutsal yasa dururken Kasapların sattığına bakayım? Burada gözle görülür bir sakatlık var ve Mukaddes Kitap ve Yasalar ayaklar altına alınıyor, bence Kilise bu suçun altından kalkamaz. Abdulvahid; İsa Mesihin a.s., ‘Ben tamamlamaya geldim’ sözü tüm peygamberlerin birbirini tamamlayan zincir olduğunun bir beyanıdır, ayrıca tüm Kutsal kitaplarda birbirini tamamlamak üzere Vahyedilmiştir. Önemli olan bu Zincirin halkalarını koparmadan, ayırmadan iman etmektir. Ebubekir; bir de Kadiri Mutlak olan Yüce yaratıcıya Şirk/ortak koşmamak lazımdır, maalesef bu günkü iman ehlinin en büyük günahı budur. Allah talanın; ‘asla affetmem’ buyurduğu en büyük günahta budur. Ama ne yazık ki Kur’an da ki Şu ayet Müminlerin bu büyük hatadan kurtulamadığını beyan ediyor; Yusuf Suresi; 106. Onların çoğu, ancak ortak koşarak Allah'a iman ederler Evet tüm İman ehli için ne acayip bir suçlama değil mi? Peygamberimiz hz Muhammed a.s. zamanındaki Müşrikler bile Tek Allaha inanıyorlardı ancak ona ortaklar koşarak, Putları onlara aracı sanarak Şirke düşüyorlar ve iki Cihanda helak oluyorlardı, bu durumu Aşağı da ki ayeti kerime çok güzel beyan ediyor; Yunus suresi; 18. Onlar Allah'ı bırakıp kendilerine ne zarar ne de fayda verebilecek şeylere tapıyorlar ve: Bunlar, Allah katında bizim şefaatçılarımızdır, diyorlar. De ki: "Siz Allah'a göklerde ve yerde bilemeyeceği bir şeyi mi haber veriyorsunuz? Hâşâ! O, onların ortak koştuklarından uzak ve yücedir."[ Allah cc, Hristiyanların ve Yahudilerin bu şirk batağına nasıl düştüklerini ise birçok ayette izah ederek uyarmaktadır. Tevbe; 30. Yahudiler, Uzeyr Allah'ın oğludur, dediler. Hıristiyanlar da, Mesîh (İsa) Allah'ın oğludur dediler. Bu onların ağızlarıyla geveledikleri sözlerdir. (Sözlerini) daha önce kâfir olmuş kimselerin sözlerine benzetiyorlar. Allah onları (daha önce kâfir olmuş kimseleri) kahretsin! Nasıl da (haktan bâtıla) döndürülüyorlar! 31. (Yahudiler) Allah'ı bırakıp bilginlerini (hahamlarını); (hıristiyanlar) da rahiplerini ve Meryem oğlu Mesîh'i (İsa'yı) rabler edindiler. Halbuki onlara ancak tek ilâha kulluk etmeleri emrolundu. O'ndan başka tanrı yoktur. O, bunların ortak koştukları şeylerden uzaktır. Mariya; Ebubekir kardeşim siz şimdi bizim; İsa Mesihin tek kurtarıcı Rabbimiz olduğu inancımıza Dinamit mi koyuyorsun? Biz inanıyoruz ki; İsa Mesih Doğuştan Günahkar olan tüm insanlığın Kendini Çarmıhta feda ederek tek kurtarıcısı olmuştur, bunun için yek yapılması gereken o nu Rab olarak kabul etmektir. Ebubekir; bu olayın vehametinin büyüklüğündendir ki Allah taala hazretleri 30.ayette;’ Allah onları (daha önce kâfir olmuş kimseleri) kahretsin’ buyuruyor, zira Milyarlarca insanı Gerçek Tevhidden Batıl sözleriyle uzaklaştırmayı ve bu batıl inanca sımsıkı sarılmalarını sağlamayı başarmışlar(!). İşte biz bir avuç imanlı genç bu Sakatlıkları keşfetmek ve bu yanlışlardan kurtulabilmek için burada değil mi yiz? Mariya kardeşim. Hasan; biz diyoruz ki; Kur’an; Tevrat’ın da İncil’in de Tamamlayıcısı, Doğrulayıcısı ve Beşeri ilavelerini Kaldıran son Vahidir. Şimdi Kur’anı kerimin Tevratı, İncili ve Zeburu yani kısaca sizin Mukaddes kitap dediğiniz Mecmuayı nasıl doğruladığını, İnsani ekler konusunda nasıl ikaz ettiğini ve onları nasıl tamamladığını anlatan ayetleri beraber inceleyelim, tek yapmamız gereken ön yargısız bir yaklaşımla konuyu ele almaktır. Bakara (41) Elinizdeki tevrat'ı tasdik edici olarak indirdiğimize (Kur'an'a) iman edin. Onu inkâr edenlerin ilki olmayın. Âyetlerimi az bir karşılığa değişmeyin ve bana karşı gelmekten sakının. Al-i İmran (4) O, sana Kitab'ı hak ve kendisinden öncekileri doğrulayıcı olarak indirdi. O, daha önce tevrat'ı ve İncil'i insanlar için birer hidayet olarak indirmişti.Furkan'ı da indirdi. Şüphesiz, Allah'ın âyetlerini inkar edenler için şiddetli bir azap vardır. Allah mutlak güç sahibidir, intikam sahibidir. Al-i İmran (50) "Benden önce gelen tevrat'ı doğrulayıcı olarak ve size haram kılınan bazı şeyleri helâl kılmak için gönderildim ve Rabbiniz tarafından size bir mucize de getirdim. Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve bana itaat edin." Maide (44) Şüphesiz tevrat'ı biz indirdik. İçinde bir hidayet, bir nur vardır. (Allah'a) teslim olmuş nebiler onunla yahudilere hüküm verirlerdi. Kendilerini Rabb'e adamış kimseler ile âlimler de öylece hükmederlerdi. Çünkü bunlar Allah'ın kitabını korumakla görevlendirilmişlerdi. Onlar tevrat'ın hak olduğuna da şahit idiler. Şu halde siz de insanlardan korkmayın, benden korkun ve âyetlerimi az bir karşılığa değişmeyin. Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler kafirlerin ta kendileridir. Maide (68) De ki: "Ey Kitap ehli! tevrat'ı, İncil'i ve Rabbinizden size indirileni (Kur'an'ı) uygulamadıkça hiçbir şey üzere değilsiniz." Andolsun ki sana Rabbinden indirilen bu Kur'an onlardan çoğunun taşkınlık ve küfrünü artıracaktır. Öyle ise o kâfirler toplumu için üzülme. Araf (145) Mûsâ için, tevrat levhalarında her şeye dair bir öğüt ve her şeyin bir açıklamasını yazdık ve ona şöyle dedik: "Şimdi onları kuvvetle tut, kavmine de emret. Onları en güzeliyle alsınlar (uygulasınlar). Yakında size fasıkların yurdunu göstereceğim." Tevbe (111) Şüphesiz Allah, mü'minlerden canlarını ve mallarını, kendilerine vereceği cennet karşılığında satın almıştır. Artık, onlar Allah yolunda savaşırlar, öldürürler ve ölürler. Allah bunu tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da kesin olarak va'detmiştir. Kimdir sözünü Allah'tan daha iyi yerine getiren? O halde, yapmış olduğunuz bu alışverişten dolayı sevinin. İşte asıl bu büyük başarıdır. Fetih (29) Muhammed, Allah'ın Resülüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı çetin, birbirlerine karşı da merhametlidirler. Onların, rükû ve secde halinde, Allah'tan lütuf ve hoşnutluk istediklerini görürsün. Onların secde eseri olan alametleri yüzlerindedir. İşte bu, onların tevrat'ta ve İncil'de anlatılan durumlarıdır: Onlar filizini çıkarmış, onu kuvvetlendirmiş, kalınlaşmış, gövdesi üzerine dikilmiş, ziraatçıların hoşuna giden bir ekin gibidirler. Allah kendileri sebebiyle inkarcıları öfkelendirmek için onları böyle sağlam ve dirençli kılar. Allah, içlerinden salih amel işleyenlere bir bağışlama ve büyük bir mükafat vaad etmiştir. Al-i İmran (81) Hani, Allah peygamberlerden, "Andolsun, size vereceğim her kitap ve hikmetten sonra, elinizdekini doğrulayan bir peygamber geldiğinde, ona mutlaka iman edeceksiniz ve ona mutlaka yardım edeceksiniz" diye söz almış ve, "Bunu kabul ettiniz mi; verdiğim bu ağır görevi üstlendiniz mi?" demişti. Onlar, "Kabul ettik" demişlerdi. Allah da, "Öyleyse şahid olun, ben de sizinle beraber şahit olanlardanım" demişti. Maide (46) O peygamberlerin izleri üzere Meryemoğlu İsa'yı, önündeki Tevrat'ı doğrulayıcı olarak gönderdik. Ona, içerisinde hidayet ve nur bulunan, önündeki Tevrat'ı doğrulayan, Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için doğru yola iletici ve bir öğüt olarak İncil'i verdik. Bakara; 89. Daha önce kâfirlere karşı zafer isterlerken kendilerine Allah katından ellerindeki (Tevrat'ı) doğrulayan bir kitap gelip de (Tevrat'tan) bilip öğrendikleri gerçekler karşılarına dikilince onu inkâr ettiler. İşte Allah'ın lâneti böyle inkârcılaradır. Yunus; 37. Bu Kur'an Allah'tan başkası tarafından uydurulmuş bir şey değildir. Ancak kendinden öncekini doğrulayan ve o Kitab'ı açıklayandır. Onda şüphe yoktur, o âlemlerin Rabbindendir. Yusuf;111. Andolsun onların (geçmiş peygamberler ve ümmetlerinin) kıssalarında akıl sahipleri için pek çok ibretler vardır. (Bu Kur'an) uydurulabilecek bir söz değildir. Fakat o, kendinden öncekileri tasdik eden, her şeyi açıklayan (bir kitaptır); iman eden toplum için bir rahmet ve bir hidayettir. En’am; 92. Bu (Kur'an), Ümmü'l-kurâ (Mekke) ve çevresindekileri uyarman için sana indirdiğimiz ve kendinden öncekileri doğrulayıcı mübarek bir kitaptır. Âhirete inananlar buna da inanırlar ve onlar namazlarını hakkıyla kılmaya devam ederler. Bakara; 41. Elinizdekini (Tevrat'ın aslını) tasdik edici olarak indirdiğime (Kur'an'a) iman edin. Sakın onu inkâr edenlerin ilki olmayın! Âyetlerimi az bir karşılık ile satmayın, yalnız benden (benim azabımdan) korkun. Nisa; 47. Ey ehl-i kitap! Biz, birtakım yüzleri silip dümdüz ederek arkalarına çevirmeden, yahut onları, cumartesi adamları gibi lânetlemeden önce (davranarak), size gelenleri doğrulamak üzere indirdiğimize (Kitab'a) iman edin; Allah'ın emri mutlaka yerine gelecektir. Maide; 48. Sana da, daha önceki kitabı doğrulamak ve onu korumak üzere hak olarak Kitab'ı (Kur'an'ı) gönderdik. Artık aralarında Allah'ın indirdiği ile hükmet; sana gelen gerçeği bırakıp da onların arzularına uyma. (Ey ümmetler!) Her birinize bir şerîat ve bir yol verdik. Allah dileseydi sizleri bir tek ümmet yapardı; fakat size verdiğinde (yol ve şerîatlerde) sizi denemek için (böyle yaptı). Öyleyse iyi işlerde birbirinizle yarışın. Hepinizin dönüşü Allah'adır. Artık size, üzerinde ayrılığa düştüğünüz şeyleri(n gerçek tarafını) O haber verecektir. Nahl; 64. Biz bu Kitab'ı sana sırf hakkında ihtilafa düştükleri şeyi insanlara açıklayasın ve iman eden bir topluma da hidayet ve rahmet olsun diye indirdik. |
![]() |